BLOG Bedensel Aktivitenin ve Egzersizin Sağlık İçin Faydaları Yaşamın hareketle başladığı bilinir ve yaşam hareketle tanımlanır. Modernleşmeyle beraber otomasyon ve mekanizasyon teknolojisi insan yaşamının bir parçası oldu. Her yeni gün bizi yeni bir teknolojik buluş karşılıyor ve bu buluşlar pervasızca hayatımıza giriyor. Bu teknolojik yeniliklerin insan hayatına getirdiği kolaylıklar kuşkusuz tartışılamaz ama yerinde kullanılmayan ve bizi miskinliğe sevk eden şeylerin hayatımızı kolaylaştırdığı kadar, fiziksel aktivitelerimize set çektiğinin de farkında olmalıyız. Başka bir deyişle, bedenimizi fazla yormayacak, aksine bize fiziksel dinçlik sağlayacak günlük işleri elimizden geldiğince yapmaya çalışmalıyız. 19. yüzyılda yaşayan insanların günlük yaşamlarındaki fiziksel aktivitesi % 92 oranındayken, günümüzde bu oran özellikle gelişmiş Batı ülkelerinde % 28’lere kadar düşmüştür. Açıkça görülmektedir ki, uygarlık geliştikçe insan daha az hareket etmektedir ve doğal beden aktivitelerini dahi yapmamaktadır. Hareketsiz (sedanter) yaşam hem bireysel hem de toplumsal olarak bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Şimdi hareketsizliğin insan vücudu üzerindeki olumsuz etkilerini anlatmaya çalışalım… İnsan vücudu, evrimini ilk çağların güç doğa koşulları içinde tamamladı. O çağların insanları yaşamlarını sürdürebilmek, vahşi hayvanlara karşı savaşabilmek, zor doğa koşullarına göğüs gerebilmek ve beslenebilmek için güçlü olmak zorundaydı. O dönemde yaşam, insanlar için bitmek bilmeyen bir savaştı adeta. Bütün bu mücadeleler zaman içinde insanın anatomik yapısının güçlenmesine ve fiziksel direncinin en üst noktaya çıkmasına yardımcı oldu. İnsanların tüm kasları büyük bir gelişim gösterdi. Daha güçlü, daha süratli ve daha dayanıklı olan insanlar sürekli hareket halindeydi. Bir de günümüz insanını gözümüzün önüne getirelim… İnsanlığın yüzyıllar süren evriminden miras aldığımız o güçlü anatomik yapıyı ve direnci nasıl etkisizleştirdiğimizi, işlevsizleştirdiğimizi görelim! Bugün insan, yaşamını sürdürmek için fazla hareket etmek zorunda değil. İnsanın günlük yaşamındaki bu hareketsizlik, yeni bir hastalık grubunun doğmasına neden oldu. Bu hastalık grubuna ‘Hareket Azlığı Hastalıkları’ adı veriliyor. İnanması güç bir durum ama bu hastalıklar günümüzde en çok ölüme neden olan hastalıklar grubunda yer alır. Yeterince hareket etmemekten ve kötü beslenmeden kaynaklanan kalp-damar hastalıkları bu grubun en dikkat çekici hastalıklarındandır. Korona virüs sürecinde de hepimiz evlere kapanarak sedanter (hareketsiz) bir hayat yaşamaya başladık. Ev yaşantısında kapandığımız bu günlerde ister istemez tüm hareketlerimiz kısıtlandı. Bu süreçte özellikle kalp damar hastalığı, kas iskelet sistemi ve kronik hastalığı olan hastalar hareketsizlikten daha fazla etkilendiler. Hipertansiyonu, diyabeti, tiroid bozuklukları ve kolestrol yüksekliği gibi kronik hastalığı olan hastalarda da bu hastalıkların hareketsizlik ile ilerlemesi kaçınılmazdır. Yapılan çalışmalarda uzun süre hareketsizliğe bağlı olarak kişilerde anksiyete, fibromiyalji, obezite, hemoroid, osteoporoz, derin ven trombozu, yaşlanma ve kanser riskinin artığını gözlemlediler. Son zamanlarda hareketsiz yaşam tarzını benimseyen insanlarda hastalık riski gün geçtikçe artmaktadır. İşte, bu hareket azlığıyla başa çıkabilmak, insanın yaşam kalitesini yükseltebilmek, insanı fiziksel anlamda günlük yaşamdaki etkinlikleri daha kolay yapar hale getirebilmek amacıyla “yaşam boyu spor” olgusu doğdu. Bu olgu çeşitli dönemlerde, çeşitli ülkelerde değişik isimlerle anıldı. Kimi zaman “herkes için spor”, kimi zaman “sağlık için spor”, kimi zaman da “kitle sporu” gibi… Bedensel aktivite ve egzersiz hakkında daha geniş ve bilgi isterseniz ‘‘Hayatı Keşfet’’ adlı kitabımdan faydalanabilirsiniz. Hüseyin Nazlıkul BNR - IFMANT Başkanı