ODA TV YAZILAR

Bel ağrısında risk grupları kimler

Hüseyin Nazlıkul yazdı...

Bir önceki yazımda bel ağrılarına sebep olan kas kökenli ağrılar, stres ve mental yüklenme kaynaklı ağrı, kötü duruş pozisyonları, bel fıtığı ve fazla kiloların bel ağrısına sebeplerinden bahsetmiştim. Bugün de bel ağrılarına sebep olan diğer konulara değinelim.

Bel Kayması: Omur adı verilen ve omurgamızı oluşturan kemiklerin kendine has bir dizilimi vardır. Zorlama, düşme, kaza nedeniyle veya yaşa bağlı olarak dizilimleri bozulup, omurlar birbirlerinin üzerine doğru kayabilir ve bu duruma bel kayması denir. Bel fıtığı ile karıştırılır ama bel fıtığında omurlar arasındaki disk sorun yaratırken, bel kaymasında omurların kendisi yani kemik sorun yaratmaktadır. Omurların kayması sinirler üzerinde baskı veya gerilme yaratır ve bu da bel ve bacak ağrılarına yol açar.

Bel kayması olan kişiler belli bir mesafeyi yürürken bel ve bacak ağrısı yüzünden sık sık durmak isterler. Ağrının yanı sıra bacaklarda uyuşukluk, yanma ve kramp meydana gelir. Ayakta durmak şikayetleri arttırır. Bel kayması, derecesine göre korseleme, fizik tedavi ya da cerrahi müdahale ile tedavi edilebilir.

Dejenerasyon: Eklemlerde uzun dönemde meydana gelen yıpranmalar, vücudun fiziksel baskılara karşı daha dayanıksız olmasına yol açar. Yaşlılıkla birlikte oluşan dejenerasyon, pek çoğumuzu etkiler ve zamanla oluşan bu aşınma sonucu beli de kapsayan ağrılar meydana gelebilir.

BAŞLICA NEDENİ ARASINDA...

Osteoporoz: Kemik erimesi olarak da adlandırılan osteoropoz aslında kemiklerin yoğunluklarını kaybetmesi ve böylece zayıflamasıdır. Osteoporoz hastalarında boyun ve bel kemikleri sıklıkla etkilenir ve bu hastalarda çökme kırıkları, kronik bel ağrısının başlıca nedenleri arasındadır.

Omurga Kırığı: Omurga kırıkları genellikle bir trafik kazası, spor kazası veya yüksekten düşme gibi talihsiz olaylar sonucu oluşur ancak yaşla birlikte kemik erimesi (osteoporoz) görülen kişilerde de, kemiklerin zayıflamasına bağlı olarak omurga kırığı meydana gelebilir. Osteoporoz daha çok kadınlarda görülür. En yaygın belirtisi boyun, sırt ve bel ağrısıdır. Ağrı şikayetlerine, kol ve bacaklarda uyuşma, kasılma, hissizlik ve idrar kaçırma gibi şikayetler de eklenebilir.

Ankilozan Spondilit: Daha çok anne veya babadan geçen ve daha çok genç yaştakileri etkileyen, genetik bir rahatsızlıktır. Bağırsak ve idrar yolu enfeksiyonları, hastalığı tetikleyebilir. Vücuttaki eklemleri, sırt ve boynu da etkileyebilir ancak en büyük belirtisi inflamatuar bel ağrısıdır. Bu ağrı özellikle uzun süre hareketsiz kalındığında artar. Hastalar, gece uyurken hareketsizlikle başlayan bel ağrısını, sabah uyandıklarında yoğun bir şekilde hisseder. Uyandıktan sonra bel tutukluğu birkaç saat sürebilir. Pek çok bel ağrısı türünün aksine, bu ağrıya dinlenmek değil hareket etmek iyi gelir. Sırt ve boyun ağrıları diğer belirtiler arasındadır ve hastalığın ilerleyen aşamalarında sırtta kamburluk görülür.

Erken teşhisi zor ve çoğu kez fıtık ile karıştırılan bir hastalık olduğundan, yukarıdaki belirtiler size tanıdık geliyorsa, mutlaka bir uzmana başvurmalısınız. Bu şekilde eklem bozuklukları, kamburluk ve şiddetli ağrılar gibi sonuçlar ortaya çıkmadan önce, erken teşhis edilebilir.

KİMLER RİSK GRUBUNDA

İç Organ Rahatsızlıklar: Bel bölgesine yakın pankreas, böbrek, bağırsak, karaciğer benzeri organlardaki rahatsızlıklar ve eklem hastalıkları bel ağrısına neden olabilir.

Bel ağrısına ilişkin risk grupları:

-30 yaş üstü kişiler

-Genetik yatkınlık ve ailesinde bel ağrısı şikayeti olanlar

-Hamileler ve yeni anne olmuş kadınlar

-Romatizmal hastalığı ya da kemik erimesi olanlar

-Menopoz dönemindeki kadınlar

-Sigara tiryakileri

-Yeni ameliyat olmuş kişiler

-Enfeksiyon hastalıkları olanlar

-Güreş, halter, kürek, futbol, tenis ve jimnastik sporlarıyla ilgilenenler

-Meslek icabı sürekli ağır kaldıranlar, uzun süre oturanlar

-Yoğun stres altında olanlar

-Şeker ve tansiyon hastaları

-Kanser hastaları

Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul

Odatv.com