BLOG Hastalıklardan korunma rehberi Hayata sıkı sıkı sarılmak, sağlıklı yaşamak, mutlu olmak… Peki nasıl? Rengarenk beslenin! Sonbaharda kırmızı lahana, turuncu havuç, beyaz lahana, yeşil brokoli, kırmızı-yeşil elma... Yazın da kırmızı domates, mor patlıcan, yeşil fasulye ve diğerleri... Ancak renkli beslenirken mevsime ait sebze ve meyveleri tüketmek önemlidir. Uzmanlar sebze ve meyvelerin içerdikleri beta-karoten gibi renkli maddelerin antioksidan özellikleri nedeniyle kanser riskini azalttığı konusunda hemfikirdir. Avrupa Kanser Araştırma Merkezi’nin (EPIC) verileri de bunu doğrulamaktadır. Bu sebeple beslenmenize günde toplam 5 porsiyon meyve-sebze ekleyin ve bu besinlerin farklı renkte olmasına dikkat edin. Yeterli miktarda sıvı tüketin! Gün içinde vücut ağırlığınızla orantılı olarak her bir kilo için yaklaşık 35-40 ml sıvı tüketimi önerilir (örneğin 60 kiloysanız günde 2-2,5 litre sıvı tüketmeniz gerekir). Sıvı tüketiminin eksik olması halinde organlardaki oksijen ihtiyacı artar ve kan basıncı düşer. Bu da baş ağrıları ve kalp sıkışmasına neden olabilir. Diğer yandan içmeniz gereken sıvı miktarının tamamının sudan karşılanması gerekmez. İçtiğiniz çorba, yediğiniz meyve-sebzeyle de sıvı ihtiyacının bir kısmı zaten karşılanır. Bunun yanı sıra içeceğiniz su, süt, ayran ve bitki çayları ile günlük sıvı gereksinimini karşılamış olursunuz. İyi bir öneri; Domates suyu içmek! Domates suyu ile sıvı alımına ek olarak C vitamini de almış olursunuz. Kasları kuvvetlendirin! Spor yapmamak için her zaman bahaneler bulan bireyler olarak en azından kaslarımız için bir şeyler yapmamız gerekir. Çalışırken ofiste sürekli oturmak ve çok az hareket etmek durumunda kalıyorsanız bu açığınızı kapatacak egzersizleri mutlaka yapmalısınız. En azından gün içinde 10-15 dakika kendinize zaman ayırın ve sırt, kalça, karın kaslarınızı hareket ettirin. Kırklı yaşlardaysanız bu tarz egzersizler çok daha önem kazanır. Çünkü yaşlanmayla beraber yağ dokunuz artar ve buna önlem alınması için geri dönülmez bir sürece girmeye başlanır. Gülümseyin! Uzmanlar, bir dakikalık gülüşün neredeyse 45 dakikalık bir gevşeme egzersizi ile eşdeğer olduğu kanısındadır. Strese karşı mücadelenin sürekliliği için de oldukça gereklidir. Üstelik unutmayın; gülünce mutluluk hormonuyla birlikte ağrılarınızı azaltacak maddeler de salgılanır. Rutinleri bozun! Beynimiz de bedenimiz de zinde kalmak için yeniliklere ihtiyaç duyar. Evde, işyerinde, her yerde... Her zaman siyah bir kazak giyiyorsanız 1-2 gün farklı bir rengi denemeyi, ara sıra dişlerinizi sol elle fırçalamayı, en iyi bildiğiniz kestirme yol yerine yeni bir yoldan gitmeyi, selam vermediğiniz birine gülümseyip “günaydın” demeyi, işyerinde bir fark yaratmayı deneyin ve neler olacağını gözlemleyin. Tekdüze hale gelen alışkanlıkları kırmanın bir diğer etkili tarafı da daha uzun bir ömür yaşamayı mümkün kılmasıdır. Oda sıcaklığına dikkat edin! Geceleri uyuduğunuz odanın ısısı 18 derece olmalıdır. Deliksiz bir uyku ve düzenli nefes alabilmek için en ideal sıcaklık budur. Kış aylarında ise dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, kısa süreli bile olsa en az beş kez içinde bulunduğunuz alanları havalandırmanız da faydalıdır. Böylece daha çok oksijen almış ve mekan içinde oluşan mikropların tutunmasına da engel olmuş olursunuz. Zihninizi boşaltın! Hesap kitaplarla geçen yoğun iş temposundan kurtulmak için zamanı doğru ayarlayıp, iyi bir yönetim planı çıkarmak gereklidir. Böylece neyi ne zaman yapacağınızı bilerek en azından stresin de önüne geçmiş olursunuz. Masaja gidin! Duruş bozuklukları ve sırt ağrılarından şikayet ediyorsanız daha fazla vakit kaybetmeden hem bedeninize hem de ruhunuza iyi gelecek bir masajı planlarınıza dahil edebilirsiniz. Ayrıca bu tarz gevşetici ve rahatlatıcı uygulamalar sayesinde kan basıncınız da doğal ritmini bulacaktır. Konsere ya da tiyatroya gidin! Bu, sevdiğiniz bir sanatçının konseri ya da klasik bir müzik konseri de olabilir. Önemli olan ruhunuzu besleyecek ve size keyif verecek bir aktiviteye her ay katılmaya çalışmanızdır. Üstelik kitap okumak da iyi gelecek aktivitelerden biridir. Yardımsever olun! Amerika’da yapılan araştırmalardan elde edilen bulgularda başkalarına yardımcı olmaya çalışan ve birbirine çözüm üreten kadınlarda dayanışma duygusuyla paralel olarak depresyon ve menopozun getirdiği sıkıntıların hafiflediği görülmüştür. Baş ve mide ağrılarının ise neredeyse kesildiği gözlemlenmiştir. Bu sebeple de çevremizle bağ kurmak ve yardımlaşmak ruhunuza iyi gelecektir. Dr. Hüseyin NAZLIKUL, M.D., PhD. IFMANT = Uluslararası Nöralterapi Federasyonu Başkanı Bilimsel Nöralterapi Regülasyon Derneği Başkanı