BLOG İnsomnia Uykusuzluğun tarifi, uykunun tarifinden de zordur. Zira uykusuzluk hasta tarafından hissedilen ve kişiden kişiye değişen subjektif bir olaydır. Uyku konusunda uzun süre çalışmış bir yazar, Larousse sözlüğüne baktığında, uyku sözcüğünün karşısında “bakınız; uyumak” karşılığını, uyumak kelimesinin karşılığına baktığında ise “uykuda olma hali” karşılığını görmüştür. Uykusuzluğun tarifi, uykunun tarifinden de zordur. Zira uykusuzluk hasta tarafından hissedilen ve kişiden kişiye değişen subjektif bir olaydır. Uykusuzluk karşımıza, olması gerekenden çok daha kısa bir uyku süresi, bazen de kişinin daha önce alışık olduğu ve yeterli bulduğu uyku süresinin kısalması şeklinde ortaya çıkar. Ama aslında uykunun kalitesi süresinden çok zinde hissetmekle ilgilidir. Uykusuzluğun en sık karşılaştığımız şekli uykuya dalma güçlüğü ile ortaya çıkan uykusuzluktur. Bu tip uykusuzlukta, uykuya dalma aşaması uzun saatler alır ve uykuya dalamama hali kişide aşırı bir sıkıntı yaratır. Bu sıkıntı hissi uykuya dalmak için geçen sürenin, olduğundan daha da uzun algılanmasına sebep olur. Uykuya dalamayacak olmanın sıkıntısı bazı hastalarda daha yatağa gitmeden önce, hatta akşam saatleri yaklaştığında başlamaktadır. Hastalar acaba bu gece uyuyabilecek miyim diye saatler öncesinden endişelenmeye başlar. Bunun aksine bazı hastalar da uykuya kolaylıkla dalar ama uykuyu sürdürmekte güçlük çekerler. Uyurken duydukları en ufak gürültüden veya eşlerinin kıpırdanmalarından uyanıverirler, tekrar uykuya dalmakta oldukça zorlanırlar. Hatta bu tip insanlar kendilerini uyandıranlara karşı zamanla düşmanlık hissi bile geliştirebilirler. Uykusuzluğun bir diğer şekli de sabaha karşı uyanıp, bir daha uyuyamama şeklinde meydana gelir. Bu durumu yaşayan insanların genellikle depresif yakınmaları mevcuttur. Uykuya problemsiz dalıp uyumaları kısmen mümkün olsa da, sabaha karşı uyanır ve bir daha uyuyamazlar. Yukarıdakilere göre daha nadir görülen, ancak hepsinden daha kötü olan bir uykusuzluk türü ise hiç uyuyamamaktır. Bazen de hastalar gece uykularından şikâyetçi olmadıkları halde sabah dinlenmiş olarak kalkamadıklarından yakınırlar. Bu durum da bir tür uykusuzluk olarak değerlendirilmelidir. Uykusuzluk çeken hastalar genellikle gün içinde de sorun yaşarlar. Zira hastaların hepsi değilse de bazıları, değişen düzeylerde olmak üzere, yorgunluk ve sinirlilikten, arkadaşlarına ve ailesine karşı kırıcı olmaktan, fiziksel ve ruhsal performanslarındaki azalmadan, hafıza ve konsantrasyon bozukluklarından şikâyet etmektedirler. Bu tabloya bazen baş ağrıları, gözlerde yanma ve bulantı da eklenebilir. Bazen de uyuyamamanın sebebi psikolojik ya da nörolojik bir sorun olabilmektedir. Psikolojik veya nörolojik problemlerin insanların uyuyamamasına neden olduğu bilinen bir gerçektir. Eğer hasta psikiyatrik ilaçlar kullanıyorsa, bu ilaçların yan etkilerine maruz kalmış olabilir ve muhtemelen ilaçları kesince uykusu tekrar düzene girer. Uykuya dalmaya, uykuyu sürdürmeye ve sonlandırmaya ilişkin sorunlar, dinlendirici olmayan uyku, insomnia (uykusuzluk) diye nitelendirilmektedir. Gündüzleri yorgunluk hissi, duygu durumunda değişmeler (huzursuzluk, hırçınlık gibi), verimlilikte azalma, hatta düşünsel işlevlerde bozulma genel uykusuzluk tablosunun eşlikçileridir. Yapılan araştırmalara göre yetişkinlerin yaklaşık yüzde 10-15 gibi büyük bir kısmında görülen uykusuzluk, ülkemizde de son zamanlarda oldukça yaygınlaşmıştır. Özellikle ileri yaştaki kadınlarda oldukça fazla görülen bu rahatsızlığın temelinde, hemostatik uyku sürdürümü yani biyolojik saat süreçleri vardır. Uyku bozukluğu (Insomnia) hastalıkları İngiltere’de yapılan online bir araştırma, ekonomik sıkıntı ve işyeri stresi yaşayan insanlarda en sık görülen problemlerden birinin uykusuzluk olduğunu ortaya koymuştur. American Academy of Sleep Medicine (AASM) tarafından “Akut Insomnia” olarak tanımlanan bu problem, stres altındaki kişilerin çok büyük bir kısmını etkilemektedir. Stresli durum ortadan kalktığında ise kişiler eski uyku düzenlerine geri dönmektedirler. Uykuya dalmakta güçlük çeken ya da uyku sırasında sık sık uyanan ve kaliteli bir uyku uyuyamayan insanların insomnia olma ihtimali yüksektir. Bu sorunu yaşayan insanlar genellikle erkenden kalkar ve gün boyunca uykularını alamadıkları için yorgun hissederler. Ancak gerçek bir uyku sorunundan bahsedebilmek için bu durumun hayat kalitesini azaltacak ve normal fonksiyonlarınızı etkileyecek düzeyde olması gerekmektedir. Ayrıca ihtiyaçtan az veya çok uyuyanlar, başta kalp damar hastalıkları olmak üzere, birçok sağlık problemine de adaydır. Uyku fazlalığı, şişmanlık, şeker hastalığı, yüksek kan basıncı, solunum hastalıkları, kas zayıflığı, vücut direncinin azalması, depresyon gibi psikolojik ve fizyolojik bozukluklara yol açabilir. Gündüzleri uyuklamaların temel yakınma olduğu aşırı uyku tabloları ise, uyku bozukluğu şikâyetlerinin yarısını oluşturmaktadır. Aşırı uyku tablosunun içinde iki önemli bozukluk yer almaktadır: Bunların birincisi uyku apnesi, ikincisi ise narkolepsidir. Apne: Uyku apnesi, bir saatlik uyku sırasında 10 saniyeden uzun süren ve beşten fazla sayıda gerçekleşen solunum durmasıdır. Yaşamı tehdit eden, ani gece ölümlerine neden olduğu ileri sürülen ve yorgunluk, isteksizlik, verimsizlik, düşünsel işlevlerde bozulma, duygusal dengesizlik gibi çeşitli psikiyatrik belirtilere yol açabilen bir tablodur. Belirtileri, gün içerisinde sık sık uykunun gelmesi, aşırı uyuma isteği ve uyurken horlama, nefes kesilmesi şeklindedir. Çok yaygın görülen bir uyku bozukluğudur. Narkolepsi: Gün içerisinde sürekli uyuma isteği ile başlar. Kişi kısa uykularında bile rüya ya da halüsinasyon görebilir. Kaslarda güç kaybı oluşur ve uyandıktan sonra hareketleri yavaşlar. Bazı narkolepsi hastaları uyandıktan sonra hareket dahi edemezler. Kısacası narkolepsi gündüzleri uyku atakları, karabasan ve diğer ek belirtilerle karakterize bir tablodur. Tanısı ancak uyku laboratuvarlarındaki çalışmalar yoluyla konulabilmektedir. Bipolar: Manik depresif insanlar da zaman zaman uyuyamazlar. Özellikle atak geçirilen dönemlerde günlerce uyumadan dolaşabilirler. Üstelik uykusuz oldukları halde kendilerini yorgun hissetmezler.