Adet sancısı tarih olacak

Dr. Hüseyin Nazlıkul yazdı...

Premenstrüel sendrom (PMS) ve dismenore (ağrılı adet görme), kadın sağlığını ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen yaygın jinekolojik problemlerdir. Pek çok kadında bu dönemlerde ruhsal dalgalanmalar, kasık ve bel ağrısı, yorgunluk, memelerde hassasiyet, sindirim bozuklukları ve anksiyete gibi belirtiler gözlemlenir. Bu semptomlar yalnızca hormonal bir dengesizlik değil; aynı zamanda nöral regülasyon bozukluğu, beslenme eksiklikleri, bağışıklık sistemi aktivasyonu ve detoksifikasyon sistemlerindeki yetersizlik ile de ilişkilidir. Bu nedenle klasik semptomatik tedavilerin ötesinde, regülasyon tıbbına dayalı bütüncül bir yaklaşım gereklidir.

1. Hormonal Disfonksiyonun Temel Nedenleri ve Nöralterapinin Rolü

PMS ve dismenore tablosu çoğu zaman östrojen-progesteron dengesizliği, prolaktin yüksekliği, LH/FSH ritminde bozukluk gibi hormonal disfonksiyonlarla ilişkilidir. Ancak bu disfonksiyonun kendisi çoğu zaman vagal tonus düşüklüğü, stres yanıt sistemindeki bozulma ve bozucu alanlar gibi nörovejetatif düzensizliklerin sonucudur.

Nöralterapi, başta servikal segmentler (Th10-L2, S2-S4), pelvis ganglion zinciri, hipotalamo-hipofizer aks üzerindeki regülasyon bozucu alanlar olmak üzere otonom sinir sistemi üzerinde düzenleyici etkiler oluşturur. Ayrıca hastanın geçirmiş olduğu pelvik cerrahiler, enfeksiyonlar ya da diş çene fokal alanlar da göz önünde bulundurulmalı ve nöralterapi ile regüle edilmelidir.

2. Fitoterapi: Akşam Çuha Çiçeği (Evening Primrose Oil) ve Diğer Destekler

Özellikle Evening Primrose Oil (EPO) içeriğindeki gamma-linolenik asit (GLA), prostaglandin metabolizması üzerinde düzenleyici rol oynar. Disforik semptomları ve adet sancılarını hafifletir. Bu fitoterapötik destek, PMS ve dismenore tedavisinde oldukça etkili bulunmuştur.

Diğer önemli destekler:

Vitamin E: Antioksidan özelliği ile ödem ve meme hassasiyetini azaltır. Dismenorede prostaglandinlerin etkisini baskılar.

Magnezyum: Uterin düz kas spazmlarını azaltır, ruhsal belirtileri hafifletir.

B6 vitamini: Nörotransmitter sentezine katkıda bulunarak irritabilite ve depresyonu azaltır.

Omega-3 yağ asitleri: Enflamasyonu azaltarak ağrının şiddetini düşürür.

NADH ve Koenzim Q10: Hücresel enerji üretimini destekler, mitokondriyal fonksiyonları iyileştirir. Özellikle kronik yorgunluk ve duygudurum bozukluklarında destekleyicidir.

3. Ağır Metal Yükü ve Şelasyonun Önemi

Pek çok hastada PMS ve dismenoreye eşlik eden latent asidoz, ağır metal yükü (özellikle kadmiyum, kurşun, cıva) gözlemlenmektedir. Bu toksinlerin hormonal dengenin yanı sıra, sinir sistemi ve mitokondriyal fonksiyonları da bozduğu bilinmektedir. Bu noktada şelasyon tedavileri, regülasyonun yeniden kurulması açısından önemlidir. Aynı zamanda bitkisel detoksifikasyon ürünleri (örneğin: NTVita Tetra DTX Plus) ve karaciğer destekleri (örneğin: NTVita IMN Plus) süreci tamamlar.

4. Akupunktur ve Manuel Tıp Yaklaşımı

Özellikle Spleen-6, Ren-4, LI-4, St-36 gibi akupunktur noktaları PMS ve dismenore tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca pelvik dolaşımın artırılması, bağ dokusunun gevşetilmesi, sakroiliak disfonksiyonların manuel olarak giderilmesi de tedaviye katkı sağlar.

5. Endometriozis: Altta Yatan Kronik Enflamasyon

Her PMS veya dismenore hastasında endometriozis olasılığı göz ardı edilmemelidir. Bu hastalarda sık görülen pelvik ağrılar, defekasyon sırasında ağrı, infertilite gibi semptomlar ayırıcı tanı için önemlidir. Endometriozise yönelik nöralterapi uygulamaları (örneğin: uterin ligamentlere, sakral pleksusa, pelvik ganglionlara yönelik enjeksiyonlar) hem ağrıyı hem de dokusal iritabiliteyi azaltır.

6. Gıda İntoleransları ve Bağırsak Florasının Düzenlenmesi

PMS ve dismenore hastalarının büyük kısmında gıda intoleransları (özellikle laktoz, gluten, maya ürünleri) ve disbiyozis eşlik etmektedir. Bu nedenle bağırsak florasının testlerle değerlendirilmesi, probiyotik/prebiyotik desteği ve gerekirse diyetten eliminasyon uygulanması tedavinin başarısı için gereklidir.

PMS ve dismenore, yalnızca hormonal dalgalanmalarla açıklanamayacak kadar kompleks ve çok katmanlı bir fizyopatolojiye sahiptir. Nöralterapi, fitoterapi, NADH-Q10 destekleri, şelasyon, akupunktur ve bağırsak sağlığı düzenlemesi gibi yöntemleri bütünleştiren regülasyon tıbbı yaklaşımı, hem semptomların azaltılmasında hem de kök nedenlerin iyileştirilmesinde etkin ve kalıcı çözümler sunar.

Dr. Hüseyin Nazlikul’un kliniğinde elde edilen deneyimler ve vaka analizleri, bu bütüncül yaklaşımın etkili sonuçlar verdiğini ve geleneksel yaklaşımlarla sınırlı kalmanın birçok hastayı yıllarca semptomatik kısır döngüde tuttuğunu göstermektedir.

Nöralterapi ve Hüseyin Nazlıkul’un diğer tedavi yöntemlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Hüseyin Nazlıkul

Odatv.com