Ağrı kesicileri rafa kaldıracak tüyo: Türkiye'de yapılan en büyük hata
1 kg ağırlık için aşağı yukarı 40 ml su içilmelidir. 70 kg ağırlığında bir insan bu durumda günde, 2800 ml yani 2,8 litre sıvı almalıdır. Eğer kafeinli ve alkollü içecekler tüketiyorsanız, bunlar için bir bardak veya kadeh başına içmeniz gereken su miktarı aşağı yukarı 200 ml’dir.31-03-2024
Baş ağrısı durumunda hemen bir ağrı kesici almaktansa öncelikle birkaç bardak su için ve bekleyin. Kullandığınız ağrı kesiciden daha fazla faydasını göreceksiniz. Hele bir de alkali özelliği taşıyan ve suda çözünen magnezyum efervesan tabletle birlikte aldığınızda beyne taşınan oksijen miktarı artacak ve baş ağrınızın geçtiğini göreceksiniz.
Kısacası, susuz bir yaşam olmayacağı gibi sağlıklı bir yaşamın olması da mümkün değildir.
Peki, suyu nasıl ve neden içmeliyiz?
Diğer sayfada da belirttiğim gibi, kronik hastalıkların en önemli nedenlerinin başında susuzluk gelmektedir. Uzun süre yeterli oranda su içmeyen insanlarda pek çok rahatsızlığın yerleştiği ve kısacası kronik hastalıkların klinik tablolarının ağırlaştığı gösterilmiştir. Hayvan deneylerinde biraz susuz bırakıldıklarında hayvanların mide şikayetlerinin geliştiği görülmüştür. Su ihtiyacını gidermeyen insanların sadece midelerinde değil, aynı zamanda bedenlerinin tamamında rahatsızlıklar yarattığı, özellikle de beyin dokusunun olumsuz yönde etkilendiği gözlenmiştir.
Vücudumuzdaki tüm doku ve organlar, faysa adı verilen bir zarla kaplanmıştır. Bu zar, doku ve organların birbirine teması sırasında oluşan sürtünmeyi azaltır. Vücut susuz kaldığında, bu faysa katmanı da kurur ve bunun sonucunda oluşan dokular arası sürtünme, kronik ağrılara neden olur. Birçok kişinin yakındığı kronik ağrılı hastalıklar, aslında yeterli su içilmemesine bağlıdır.
Susuzluğu giderecek en değerli içecek sudur. Çay, kahve, alkollü ve alkolsüz içeceklerin hepsi diüretik olup, bu içecekler vücudumuzda su ve mineral kaybına sebep olurlar ve suyun yerini asla tutamazlar. Bitki ve meyve çaylarını bu kapsamda değerlendirmiyoruz. Bitki ve meyve çaylarıyla birlikte suyla sulandırılmış meyve ve sebze suları da en az su kadar değerlidir. Ancak ülkemizde özellikle çalışma mekanlarında, insanlar susadıkları zaman çoğu kez bu susuzluklarını çay içerek gidermeye çalışırlar. Oysa bu durum bir kısırdöngü başlatıp susuzluğun daha da kökleşmesine sebep olmaktadır.
En iyi su içme zamanları, uykudan kalkınca, uyumadan önce yemeklerden yarım saat evvel ve yarım saat sonra olan öğünler arasındaki zamanlardır. Yani yemek sırasında ya da yemekten hemen sonra su içilmemelidir. Çünkü yediğimiz lokmanın mide pasajında sindirilmesi için orada beklemesi gerekir. Lokmalar iyi çiğnenmeli ve yutulduktan sonra midede hem mekanik olarak hem de midenin salgıladığı enzim ve sıvılarla sindirimi kolaylaşmalıdır. Oysa lokma- dan hemen sonra içeceğimiz su, mide pasajının hızlanmasına, bu da sindirimin zorlaşmasının yanı sıra mide şikayetlerinin yerleşmesine neden olacaktır.
Kısacası, yemek sırasında su içilmemelidir. Yemek sırasında su içilmesi sindirim sorunlarının ortaya çıkmasındaki en önemli sebepler sindirim sisteminin rahat çalışmasını sağlar ve aşırı kolesterol oluşmasına engel olur. Yediklerimizin bir süre midemizde durarak burada mide asidi ve enzimleriyle birleşip kıvamını alması gerekmektedir. Bir süre sonra bu kıvama ulaşmış yemekler midenin boşalmasıyla duedonuma ve oradan da bağırsaklara doğru hareket etmeye başlar, bu yolculuğun sağlıklı işleyebilmesi ve gıdalardan maksimum oranda yararlanılabilmesi için bağırsaklardan, safra kesesinden, pankreastan ve diğer salgı bezlerimizden salgılanacak sindirim enzimlerinin düzeni ve düzeyi son derece önemlidir.
Türkiye’de su genellikle yemek sırasında içilir. Hatta bazı hastalar açken su içmenin ne kadar yanlış olduğunu ifade etmekten kaçınmazlar. En temel ihtiyaçlarımızdan olan su gereksinmemizi ne zaman ve ne kadar miktarda karşılamamız gerektiğini bilmiyorsak sağlıklı bir hayat yaşadığımızı söylemek zordur.
Hiçbir sıvı suyun yerini tutmaz, tersine vücudun su ihtiyacını fazlalaştırır. Çünkü süt, çay, kahve, meyve suyu, kafeinli içecekler, alkol ve özellikle gazlı içecekler vücudu dehidrate ederek (idrar sökücü özelliğinden dolayı) susuz kalmasına neden olurlar. Bu içeceklerin içinde su olduğu doğrudur, ancak içlerinde aynı zamanda vücudu dehidrate edici maddeler de vardır.
Ne yazık ki çocuklarımıza su içmeleri gerektiğini öğretmeden onları gazlı ve tatlı içecekler içmeye teşvik ediyoruz. Nasıl mı? Mutfağa bir su makinesi, mesela bir alkali su iyonizer cihazı koyacağımıza, buzdolaplarını ağzına kadar vücudu susuzlaştıracak gazlı içeceklerle doldurarak onların sağlıksız alışkanlıklar edinmesine sebep oluyoruz.
Tatlandırılmış içeceklerin üretiminde genelde minerali alınmış saf su kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalarda fazla miktarda bu tip içecek tüketen insanların idrarlarında yoğun miktarda kalsiyum, magnezyum ve diğer mineral eksikliğine rastlanmıştır ki, bu minerallerin eksikliği, osteoporoz, osteoartrit, hipotiroidizm, koroner-arter hastalıkları, yüksek tansiyon ve zamansız yaşlanmalara sebep olabilmektedir.
Suyu susamadan önce içmeyi adet edinerek vücudunuzu devamlı hidrate etmiş (sulamış) olursunuz. Vücudun hastalıklarla güçlü bir şekilde mücadele edebilmesi için hücre, doku ve organlarının iyi bir şekilde suyla sulanması gereklidir.
Odatv.com