Enflamasyon nedir

Dr. Hüseyin Nazlıkul yazdı...

Enflamasyon/inflamasyon, yangı veya halk arasında bilinen adı ile iltihaplan­ma, canlı dokunun her türlü canlı, cansız yabancı etkene veya içsel/dışsal doku hasarına verdiği bir dizi yanıttır. Latince olarak “ateşe vermek” teriminden köken almıştır. Bu yanıt hücresel, humoral (sıvısal) ve vasküler (damarsal) olabilir. Yangı normalde patolojik bir durum olmasına karşın, yangısal reaksiyon fizyolojik ola­rak vücudun gösterdiği bir tepkidir.

Enflamasyon, patojenlere karşı bir savunmada hayati önem taşır. Vücudun bu savunma durumu kronikleşirse tehlikeli olabilir. Enflamasyon sağlıklı organlara zarar verir ve ciddi komplikasyonlara neden olur. Bu nedenle kronik enflamasyo­nu (iltihaplanmayı) erken aşamada tanıyabilmek ve tedavi olabilmek için vücudu­nuzu dikkatle izleyerek etkili önlemler almak önemlidir.

Kronik enflamasyonun Alzheimer, ateroskleroz, artrit, romatoid artrit, astım, demans, diyabet (şeker hastalığı), kalp krizi, kanser, Crohn hastalığı, ülseratif kolit, multipl skleroz, nörodermatit, Parkinson hastalığı, metabolik sendrom, inme ve sedef hastalığı gibi hastalıklardan kısmen sorumlu olduğu bilinmektedir.

Enflamasyon ile bağışıklık sistemi sadece patojenlerle savaşmakla kalmaz, aynı zamanda sağlıklı dokuya saldıran haberci maddeleri harekete geçirir. İmmünolo­jik sinyaller yaşlanma süreçleri için önemlidir. Bu yüzden yaşlanmanın kendisi de bilimadamları tarafından enflamatuar bir süreç olarak yorumlanır.

İstatistikler, kronik enflamatuar hastalıkların ve hastalıklara eğilimin son yıl­larda önemli ölçüde arttığını göstermektedir. Bu durum özellikle sanayileşmiş ülkelerde göze çarpmaktadır. Bu sebeple kronik enflamasyon artık bir medeni­yet hastalığı olarak adlandırılmaktadır. Bu durum, sağlıksız beslenme ve egzer­siz yapmamanın yanı sıra stres faktörleriyle şekillenen modern yaşam tarzı ile de açıklanabilir.

Kronik enflamasyon semptomları genellikle spesifik değildir: Kronik enflamasyon her zaman rahatsızlığa neden olmaz. Çoğu kişi kendi­ni sağlıklı hisseder veya kronik enflamasyonu gösteren bazı zihinsel bozukluk­ları önemsemez. Depresif ruh hali, eklem şikayetleri, unutkanlık, konsantrasyon zorluğu, gıda intoleransları veya alerjileri, kulak basıncı artması, kulak çınlaması, migren benzeri baş ve boyun ağrısı, sabah yorgunluğu, baş dönmesi, uykusuzluk, görme bozuklukları ve aşırı sinirlilik başlıca belirtilerdir.

Enflamasyonun nedenleri çok çeşitlidir: Enflamasyonun birçok nedeni vardır. Enflamasyon bakteriler, virüsler, man­tarlar, parazitler veya alerjenler tarafından tetiklenir, aynı zamanda fiziksel faktör­lerden, radyoaktif radyasyon maruziyetinden veya bağışıklık sistemini zorlayan çevresel toksinlerden de kaynaklanabilir. Ek olarak stres, egzersiz eksikliği, yeter­siz ve yanlış beslenme bağışıklık sistemini kalıcı olarak bozar. Obez kişiler özel­likle risk altındadır, çünkü yağ dokusu enflamasyona neden olan maddeleri içerir.

Enflamasyonu tedavi etmek önemlidir: Enflamasyonun, yayılmasını ve diğer organlara zarar vermesini önlemek için tedavi edilmesi önemlidir. Semptomatik tedaviye ek olarak enflamasyon tetikle­yicileri ortadan kaldırılmalı ve bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir. Bunun için doğru beslenme olmazsa olmazdır.

Modern tıpta-Konvansiyonel tıpta enflamasyon tedavisinde ağrıyı da hafifle­ten antienflamatuar aktif bileşenler uygulanır. İdeal olarak her antienflamatuar tedavi, bütüncül yaklaşımı özellikle nöraltera­piyi ve beslenme önerilerini içermelidir. Bu yöntem öncelikle eksik olanı tedavi etmeyi ve fiziksel savunmayı desteklemeyi amaçlamaktadır.

Bağışıklık sisteminin savunması ağızda başlar: Birçok patojen vücuda ağızdan girer, bu nedenle ağız hijyeni özellikle önem­lidir. En önemlisi, enzim içeren diş macunlarıyla dişlerin düzenli olarak fırçalan­masıdır (günde iki kez). Enzimler tükürüğün bakterileri inhibe etme ve azaltma yeteneğini artırır. Bundan bağımsız olarak dişler elbette restore edilmeli ve enflamasyondan arındırılmalıdır. Bir başka yapılması gereken ağzın organik hin­distancevizi yağı, susam veya zeytinyağı ile durulandığı yağ çekme (oil pulling) işlemidir. Yağ çekme işlemi, ağzın doğal mikroflorasını güçlendirir ve bakterileri ortadan kaldırır.

Sağlık mideden geçer: Kronik enflamasyonu önlemek için sağlıklı beslenmek gerekir. Vücut bir yan­dan beslenme ile hastalıklarla savaşmak için yeterli enerji elde eder; öte yandan önemli bir bağışıklık organı olan bağırsağın florası korunur.

Tüketilen besinler vitamin ve mineraller açısından dengeli ve zengin olmalıdır (özellikle A, C ve E vitaminleri).

Et az miktarda tüketilmelidir, çünkü özellikle kırmızı et eklemlerde biriken ve enflamasyonu tetikleyen ürik asit üretimini uyarır.

Yağ olarak ise somon, uskumru, ringa balığı ve omega-3 yağ asitleri gibi doy­mamış yağlar tercih edilmelidir.

Baklagillerde, yulafta ve çeşitli sebzelerde bulunan flavonoidler, saponinlere benzer antienflamatuar özelliklere sahiptir.

Ananas, yabani sarımsak, fesleğen, böğürtlen, karabuğday, zencefil, papatya, nasturtium, kiraz, sarımsak, kimyon, zerdeçal, meyankökü, yabanturpu, ayva, kır­mızı şarap, kekik, tarçın, soğan ve lor peyniri bağışıklık artırıcı etkiye sahip olduğu düşünülen besinlerdir. Ek olarak bağışıklık sistemi aronia, sarmaşık, ginseng, kuş­burnu, mürver ve deniz topalaklı çaylar veya taze meyve suları ile de desteklenebilir.

Hareket etmek enflamasyonu önler: Yeterli ve doğru egzersiz önemlidir, çünkü oksijenasyonu, kan dolaşımını ve metabolizmayı destekler. Ayrıca enflamasyonun yerleşmeyi sevdiği eklemleri es­nek tutar ve kronik enflamasyonu tetikleyen aşırı kiloyu engeller. Yürümek, koş­mak, yüzme ve bisiklet kas-iskelet sistemini aşırı zorlamayan sporlardır. Ekstrem sporlar; eklemlerin ve eklem kıkırdaklarının erken yıpranmasına, stres hormon­larının aşırı üretimine, kronik iltihaplanmaya neden olduğu için kesinlikle tavsiye edilmez.

Bu konuda ve benzer konularda daha fazla bilgi edinmek için “Antienflamatuar Beslenme Rehberi’’ kitabımdan faydalanabilirsiniz.

Hüseyin Nazlıkul

Odatv.com