Günlük C vitamini ihtiyacını karşılamak için, bunları mutlaka yiyin

Dr. Hüseyin Nazlıkul yazdı...

Enfarktüse karşı (Miyokard Infarktus) 10 altın yaşam kuralı:

1- Tansiyonunuza dikkat edin. Göstereceğiniz bu dikkat enfarktüs tehlikesini %40-60 oranında azaltır.

2- Kolesterol seviyenize düzenli olarak baktırın. Bu da enfarktüs tehlikesini %25 oranında azaltır.

3- Sigarayı bırakın.

4- Kan şekerini ciddiye alın. Şeker hastalarının %70‘i kalp dolaşım hastalıklarından ölmektedir.

5- Kilonuza dikkat edin. İdeal kiloyla enfarktüs riski %50 oranında azalır.

6- Günde iki bardak şarap da enfarktüs riskini %25-45 oranında azaltır.

7- Haftada iki kere otuz dakika süreyle yapacağınız spor, enfarktüs riskini %45 oranında azaltır.

8- Stresten kaçının. Stres tansiyonu yükseltir ve bunun sonucu olarak enfarktüs tehlikesi baş gösterir.

9- Yemeklerinizde Himalaya tuzu kullanın ve medisend ile tekrardan canlandırılmış su tüketin.

10- Günde alınan 100 mg asetilsalisilik asit enfarktüs riskini %30 oranında azaltır.

ENFARKTÜSTE BESLENMEYE DAİR SON ARAŞTIRMALAR

Son yıllarda gerek kalp-damar gerekse kanser hastalıklarının oluşmasında yağlı gıdaların önemli rolü olduğu görüşü, yağların sağlığımız için zararlı olduğu izlenimini uyandırabilir. Ancak bu hatalı bir yargıdır. Yağların diyetten tamamen kaldırılması, aşırı ve dengesiz tüketimleri kadar zararlı olabilir. Yağların vücudumuzda birçok önemli görevleri olup belli bir düzeyde alınmaları sağlığımız için gereklidir. Hiç yağ yemesek de vücudumuz yağ bazlı maddelerin çoğunu nişasta ve proteinli gıdalardan üretebilir. Ancak vücutta sentezlenemeyen ve dolayısıyla “elzem yağ asidi” olarak tanımlanan linoleik asidin diyetle alınan çoklu doymamış yağlarla az miktarda ama mutlaka alınması gerekir. Beslenme ve gıda uzmanı Doç. Dr. Huriye Wetherilt’in uyarısı şöyledir: “Tabağımızdaki kolesterol, kanımızdaki kolesterolü pek fazla etkilemez. Diyetten kolesterol içeren gıdaların çıkarılması yanlıştır, çünkü gereksiz yere besleyici gıdalardan uzak kalmış oluruz.”

Son yirmi yılda yapılan araştırmalar şu sonucu göstermektedir: Diyetle alınan kolesterol yani tabağımızdaki kolesterol kanımızdaki kolesterolü pek fazla etkilememektedir. Örneğin, yüksek kolesterol içeren bir gıda olan yumurtanın kan kolesterolünü yükseltme potansiyeli düşüktür. Yoğurt kolesterol içeren bir gıda olmasına karşın kan kolesterolünü düşürmekte, LDL/HDL oranını olumlu yönde etkilemektedir. Aynı şekilde balık da kolesterol düzeyi yüksek bir gıdadır ancak içerdiği Omega-3 yağ asitlerinden dolayı LDL/HDL oranını düzenlemektedir. Buna karşın çikolata ve Hindistan cevizi yağlarında kolesterol olmadığı halde bu yağları içeren gıdaların tüketimi kan kolesterolünü yükseltmektedir. Bu sebeplerle kan kolesterol düzeyini düşürmek isteyen bir kişi, diyetinden kolesterol içeren gıdaları çıkartarak sorunu çözebileceğini düşünürse yanılır ve gereksiz yere yoğurt, balık ve yumurta gibi besleyici gıdalardan mahrum kalır. Zaten yiyeceklerle yeterince kolesterol alınmadığında karaciğer eksik kolesterolü kendisi üretecektir. Ancak aşırı miktarda ve sakıncalı gıdalarla alınan kolesterolün damarlar üzerinde olumsuz etki yaptığı da bir gerçektir.

KOLESTEROLÜ AZALTIN

Prensipte günümüzde arterosklerozdan korunma ve tedavisi için iki seçenek vardır: Geleneksel yaklaşım ilk etapta kanın yağ oranını düşürmeyi hedefler; yağ azaltıcı bir diyet aracılığıyla besinlerle alınan yağı azaltmak da bu yöntemin bir parçasıdır:

-Sakatattan uzak durmak

-Tatlıları sınırlı tüketmek

-Yağsız et yemek

-Bol yağsız balık yemek

-Bol sebze ve meyve tüketmek

-Rafine unlu ekmek yerine tam tahıllı ekmeği tercih etmek

Vücuttaki yağ ve kolesterin düzeyini, kanda tehlikeli plak oluşumunu tetikleyecek yapı taşları oluşturamayacak kadar düşürmek asıl hedeftir.

VİTAMİNLER, AMİNOASİTLER, OLİGO-ELEMENTLER

İkinci yaklaşım nispeten yenidir ve Kaliforniya’daki Linus-Pauling Enstitüsü’nün araştırmasına dayanır. Buna göre birincil hedef, kan damarlarında hasar oluşumunu önleyerek, vücudun tehlikeli plak üretmesinin önüne geçmektir. Kaliforniyalı bilim adamları tarafından “Vitamin-hücre kompleksi” kavramı altında toplanan belli biyomaddeler buna hizmet ederler. Bu kompleksteki maddelerin arter duvarlarını hasardan korudukları ve mevcut hasarları yan etki olmadan düzelttikleri bilinmektedir.

- C vitamini vücutta kollajen, elastin ve diğer stabilizatör moleküllerin üretimini uyararak kan damarlarının “çimentosu” görevini görür. E vitamini, karotenoidler ve selenyumla birlikte ayrıca damar duvarlarını serbest radikallerin “paslandırmasından” korur.

- Lizin ve prolin aminoasitleri doğal “teflon maddeleri” olarak etki gösterirler; kandaki tehlikeli yağlı maddelere yapışırlar, damarların kayganlığını arttırarak plak oluşumunu önlerler. Ayrıca mevcut birikintilerin arter duvarlarından kazınmasını sağlarlar.

- Magnezyum minerali arter duvarlarının düz kaslarını gevşetir. Böylelikle damar duvarları esnek kalırlar ve yüksek kan basıncının önüne geçilebilir.

ZAMAN FAKTÖRÜ DE OYUNA KATILIR

Yaklaşık olarak her iki Avrupalı’dan biri arterosklerotik birikintiler nedeniyle ve dünyada ise her yıl on iki milyon kişi kalp krizi veya felçten ölmektedir. Ancak bu sayılar panik yaratmamalıdır. Çünkü günümüz insanı bugün eskisinden çok daha uzun yaşamaktadır ve damar duvarlarında değişikliklerin gerçekleşmesine fırsat tanıyacak zaman dilimi çok geniştir.

DAHA FAZLA SPOR

Spor (özellikle dayanıklılık sporları) arterosklerozun tedavisi ve önlenmesi için vazgeçilmezdirler. Kan damarlarını güçlendirirler, kan basıncını ve kolesterol düzeyini düşürürler. Sporcularda C vitamini gereksinimi ileri derecede artar.

YALNIZCA GIDA TAKVİYELERİNE GÜVENMEYİN

Biyomaddelerin alımıyla arterosklerozun önüne geçilebileceği görüşü yanıltıcıdır. Vitamin hücre kompleksinden birkaç biyomadde konsantresi yutmak tabii ki besinlerdeki iştah kabartıcı yağlardan vazgeçmekten daha basittir. Ancak dünyada hiçbir hap yanlış beslenmenin zararlı etkilerini gideremez.

DAHA AZ HAYVANSAL YAĞ VE DAHA FAZLA C VİTAMİNİ

Böylece esnek kan damarları ve kanın engelsiz akışı sağlanır. Arterosklerozun tedavisi ve önlenmesi için masada daha fazla sebze bulundurmak zorunludur.

GÜNLÜK C VİTAMİNİ İHTİYACINI KARŞILAMAK İÇİN ÖNERİLER

Her öğün beslenme listenizde bir C vitamini bombası bulunmasını sağlayın!

- Kahvaltıda muz, portakal ve kivi müsli, yulaf gevreği ve diğer kahvaltılık gevreklere katkı olarak eklenebilir.

- Öğle yemeğinde salata, havuç, domates, kırmızı biber, Çin marulu, şalgam, turp, maydanoz, kırmızı lahana, lahana, soğan gibi çiğ sebzeler tüketilebilir. Yağsız ete garnitür olarak karnabahar, brokoli, yeşil lahana, biber gibi sebzeler buharda pişirilerek eklenebilir.

- Akşam yemeğinde çiğ sebze veya çeşitli otlarla süslenmiş ekmek üstüne sürülmüş taze peynir yenebilir. C vitamininden zengin sebzeler şunlardır: Maydanoz, biber özellikle kırmızı biber, tere, dereotu, bahçe teresi, frenk maydanozu, pimpinelle, taze soğan, kereviz yaprağı, limon melisası.

ATARDAMAR KORUYUCU OLARAK C VİTAMİNİ

Kanadalı Doktor G.C. Willis kısa süre önce C vitamininin arterosklerozu doğal yollardan yok ettiğini kanıtlamıştır. Çalışmasının başlangıcında kontrast maddeli bir röntgen çekimiyle kalp hastalarının arterosklerotik birikintilerini belgelemiştir. Daha sonra hastalarının yarısına günde 1,5 gr C vitamini vermiş, diğer yarısına ise vermemiştir. Birkaç hafta sonra ilk grubun %30’unda arterosklerotik birikintiler belirgin olarak azalmışken, kontrol grubunda bunlar aynı kalmış veya artmıştır.

DAHA AZ HAYVANSAL YAĞ VE DAHA FAZLA BİYOMADDELER

Arteroskleroz konusunda her iki yaklaşım da bilimsel çevrelerde her yönüyle tartışılmıştır. Ancak bu arada ticari çıkarlar da rol oynar. Lipit temsilcileri kolesterol düşürücü ilaçların daha fazla satış rakamları elde etmesi için gayret gösterirlerken, hücre kompleksi temsilcileri vitamin preparatlarının satış rakamlarını yükseltmek için çaba gösterirler. Ayrıca kolesterolü kalp-damar hastalıklarının esas sorumlusu olmaktan çıkarırlar ki bu da et ve yumurta üreticisi olarak hayvansal yağların temel kaynağını sağlayan tarım endüstrisinin çıkarına ters düşer.

DAHA AZ HAYVANSAL YA VE DAHA FAZLA MEYVE VE SEBZE

Her iki yaklaşım da sonuçları itibarıyla beslenme için çok da fazla fark yaratmazlar, hatta aynı dalga boyundadırlar. Çünkü kan lipitlerinin düşürülmesi yalnızca ağırlıklı olarak vejetaryen bir beslenmeyle mümkündür ve C vitamini, lizin, prolin, magnezyum ve diğer biyomaddelerin alımını düzeltmek isteyen herkes bu beslenme biçimine dönmelidir. Diğer bir deyişle lipit düşürülmesi ve biyomadde alımının düzeltilmesi benzer bir beslenme planına bağlıdır.

Bir sonraki yazımda ‘’ Kalp Sağlığında Yeme Planı İçin Öneriler’’ konusuna değineceğim.

Dr. Hüseyin Nazlıkul

Odatv.com