Kronik Dejenerasyon ve Yaşlanma

Dr. Hüseyin Nazlıkul yazdı...

Kronik hastalıklarda ve dejenerasyonlarda temel düzenleme, patogenez, teşhis ve tedavinin merkezindedir.

Organizma için stres, kalıcı bir uyarana adaptasyon anlamına gelir; bu adaptas­yon, organizmanın düzenleyici kapasitesine bağlıdır. Kronik stres, temel düzenle­menin bozulmasıyla başlayan bir problemi temsil eder. Bunun nedeni her kronik zorluğun kalıcı bir uyaranı temsil etmesi ve kalıcı stresle eşitlenmesidir.

Stres, sitokinlerin, kemokinlerin ve adezyon moleküllerinin artmasıyla proenf­lamatuar bir duruma neden olur. Ayrıca noradrenalin sistemini ve renin-aldoste­ron-anjiyotensin sistemini (RAAS) aktive eder. Ek olarak stres (yetersiz beslenme­ye ek olarak), streptokinaz üreten bakterileri baskılayarak ve kandaki streptokinazı azaltarak bağırsak florasının bozulmasını tetikler. Sonuç olarak kan viskozitesinde bir artış ile fibrinojen fibrin oluşumunda bir dengesizlik de olabilir.

Yetersiz beslenme ayrıca aşırı asidikleşmeyi de tetikler – asidoz metabolik bir durumdur, bu da temel düzenlemeyi değil, aynı zamanda savunma reaksiyonunu da bozar. Kronik stres, böylece ECM (biyoelektriksel durum, su içeriği, asit-baz dengesi vb.) ve temel sistem üzerinde kronik zorlanmaya neden olur, sonuçta dü­zenleyici kapasitenin bozulması gerçekleşir. Tüm sonuçlarla kronik stres sendro­mu yönünde bir kısırdöngü geliştirilmesi mümkündür.

Bunun nedeni kalıcı bir uyaranın başlangıçta lokal savunmalar tarafından sı­nırlı kalması ve temel sistemin işlev bozukluğuna (yerel düzenleyici dejeneras­yon, düzenleyici parçalanma) neden olmasıdır. Tüm organizma üzerindeki genel etkisi yavaş yavaş tutulmaktadır. Bu noktaya kadar öncelikle etkilenen alandaki düzenleyici süreçler “serbest” (henüz etkilenmemiş) bölgelerdekinden farklıdır. Bu düzenleyici parçalanma neredeyse tüm parametreleri (lokal sistemler) kapsar, yani parçalanmayı teşhis etmek için de kullanılabilir. Daha sonra lokal düzenleyici dejenerasyon, örneğin, ilgili omurilik siniri yoluyla omuriliğe hassas bir şekilde iletilir, segmentle ilişkili merkezi sinir sisteminde işlenir, ilgili segmentte tonik-al­getik ağrı semptomatolojisi kurulur.

Halihazırda dengesizleşen temel sistem ilave bir yük ile yüklendiğinde bu “ikinci darbe”, üstün bir tepki sağlayabilir ve birincil düzenlemenin konumundan bağımsız olarak temel düzenlemenin küresel bir etkisiyle bir rahatsızlığı tetikleye­bilir. Bu şu anlama gelir: Artan uyaran süresi ve uyaran gücü (genellikle toplama etkileri yoluyla) merkezi düzenleme mekanizmalarını içeren birincil yerel düzen­leme bozukluğunun genelleşmesine neden olur. Sonuç, tüm organizmayı kronik bir stres sendromu şeklinde etkilemek için öncelikle matriste, daha sonra da organ hücrelerinde dejenerasyon fenomenlerine yol açan dismetabolizmadır. Bununla birlikte bu aynı zamanda her kalıcı uyaranın uzun etkili risk faktörünün bu fazik rotayı tetikleyebileceği anlamına gelir. Düzenleyici bozukluğun hastalığın seyrini belirlediğine dikkat etmek önemlidir. Bireysel ek streslerle (ikincil stres faktörleri) etkileşim, hastalığın bireysel görünümünü belirler.

Bu konuda ve benzer konularda daha fazla bilgi edinmek için “Antienflamatuar Beslenme Rehberi’’ kitabımdan faydalanabilirsiniz.

Odatv.com