Ne yersen O'sun
Yediğiniz yemeğe göre zihniniz ve bedeniniz form alır. Alman filozof Ludwig Feuerbach 1850'de "İnsan, yediği şeydir" demiştir.01-01-1970
Yediğiniz yemeğe göre zihniniz ve bedeniniz form alır.
Alman filozof Ludwig Feuerbach 1850'de "İnsan, yediği şeydir" demiştir.
Feuerbach’ın bu açıklaması Hipokrat ve Geleneksel Çin Ayurveda Asya bilgeliğine de karşılık gelir. "Diyet, sağlığın temelidir".
"Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" Jean Anthelme Brillat Savarin’in dediği gibi yediklerimiz bizi şekillendirir.
Ne yersen O’sun. Bu size de tanıdık geliyor mu?
Ne yersen O’sun; aslında sen sindirdiğin veya sindiremediğin şeysin.
- Sağlıklı olmak için:
- Besini çiğneyin.
- Probiyotik desteği alın.
- Bağışıklık sistemi ve sağlıklı bağırsak için gerekli besinleri tüketin.
- Süper yiyecekleri beslenmenizde bulundurun.
- Duygusal açlığın önüne geçin.
Bedeninizde yer alan 100 trilyon hücrenizi nasıl besliyorsunuz? Yaşamsal maddeler açısından zengin taze yiyeceklerle yani meyve ve sebzeyle mi, yoksa hazır işlenmiş gıdalarla mı besleniyorsunuz?
Ne yersen O’sun. Vücudunun beslendiğin gıdalardan oluştuğunu biliyor musun?
Et obur olan hayvanlar pek uysal değildir. Ot obur olanlar ise genelde saldırgan değildir. Şeker yiyerek de sağlıklı olan canlı yoktur. İnsan bedeni sağlıklı çalışabilmek için düzenli, dengeli beslenmeye ve yaşamsal gıda dediğimiz vital gıdaya ihtiyaç duyar.
İdeal olarak vitaminler, mineraller, enzimler, amino asitler, yağ asitleri gibi tüm gerekli yaşamsal maddeleri vücuda sağlamak için günde üç - beş porsiyon taze meyve ve sebze tüketilmelidir.
Vücudun sorunsuz çalışması, formda ve sağlıklı kalması için bu yaşamsal gıdalara ihtiyaç vardır. Meyve ve sebze tüketemiyorsanız taze sıkılmış sebze ve meyve suları (abartmamak şartı ile), çorbalar, salatalar ile bu ihtiyacı karşılayabilirsiniz. Örneğin, iki bardak taze sıkılmış meyve ve sebze suyu istenen miktarı içerir.
Zinde, canlı, güzel, sakin ve sağlıklı kalmak istiyorsanız kaloriden ziyade günlük alacağınız yaşamsal gıdalara dikkat etmelisiniz.
Eski alışkanlıklara veda etmek, düşünce kalıplarını kırmak ve her şeyden önce zayıf benliğinizi alt etmek o kadar kolay olmayabilir. Bunun için emek vermeniz ve bu tarz beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirmeniz gerekir.
Unutmayın, gün boyunca vücudun inanılmaz yeteneklerini kullanıyoruz. Bedenimizle kilometrelerce yürürüz, en ağır yükleri taşırız, renkli manzaraları keşfederiz, en güzel müzikleri dinleriz, en büyük mutlulukları yaşarız, en güzel kokuları koklarız ve tüm gün düşünürüz.
Vücudunuza fonksiyonel sağlıklı hücreler için istediği vital besinleri aldığınızda ne olur? Saçlarınız daha güçlü ve parlak hale gelir, cildiniz daha parlak, esnek ve dolgun görünür, kalbiniz daha sakin bir şekilde atar, konsantrasyonuz artar, duyarlı ve sakin olursunuz. Yaşamsal gıda dediğimiz vital gıdaları tüketerek daha sağlıklı ve üretken olduğunuzu kısa zaman içinde fark edeceksiniz.
Fakat bu değişim bir gecede olmaz. Sabır ve emek ister. Her gün ve basit bir şekilde yaşamsal gıdalar açısından zengin yiyecekleri nasıl tüketebileceğinizi ve böylece nasıl düzgün şekilde besleneceğinizi öğrenebilirsiniz.
Süper yiyecekler
Süper yiyecekler, süper besinler, süper gıdalar özellikle belirli yaşamsal maddeleri yüksek konsantrasyonda içeren mümkün olduğunca doğal olarak tüketilmesi gereken gıdalardır. Yaşamsal gıdalar mineral ve vitamin eksikliğinizi giderir. Süper yiyeceklerin lezzetli olması gerekmez, aynı zamanda acı da olabilirler.
Gelin şimdi süper gıdaları yakından tanıyalım:
- Berry: Ahududu, yaban mersini, çilek, böğürtlen, aronia, acai, goji ve kızılcık gibi meyveler vitamin ve antioksidan gibi maddeleri bolca içerir.
- Yeşil yapraklı tüm sebzeler (ıspanak, kereviz yaprakları vb.): Yeşil yapraklı sebzeler protein, vitamin, mineral ve bol miktarda klorofil sağlar.
- Yenilebilir tüm yabani otlar - yabani bitkiler
- Klorella, spirulina, deniz yosunu gibi algler
- Turpgil sebzeler: Brokoli, karnabahar, beyaz lahana, kırmızı lahana, Brüksel lahanası, kara lahana, roka, hardal, turp, yaban turpu gibi sebzelerin içerdiği glukosinolatlar ve sülforafan gibi anti-inflamatuar bileşenler, vücutta kansere dirençli maddelere dönüştürülür.
- Kabuklu yemişler, çekirdekler ve tohumlar: Badem, ceviz, kenevir tohumu, keten tohumu, chia tohumu, üzüm çekirdeği veya kabak çekirdeği; sağlıklı yağ asitleri, değerli lifler, vitaminler ve mineraller içerir. Günlük bir avuç tüketilmesi önerilir.
- Filizler: Filizler, tamamen büyümüş bitkilerden çok daha fazla yaşamsal madde içerir.
- Nar: Narın birçok faydası vardır. Menopoz semptomlarını azaltmak, kolesterol seviyesini düşürmek, kalbi güçlendirmek ve kanseri önlemek için kullanılabilir.
- Avokado: Değerli yağlar, protein ve yüksek lif içerir. İştahı azaltır.
- Hindistan cevizi
- Mantarlar
- Ham kakao veya çikolata: Çiğ kakaodan, keçiboynuzu tozundan, Hindistan cevizi yağından ve kuruyemişlerden aynı zamanda sağlıklı olan lezzetli besinler de yapılabilir.
- Aloe Vera
- Baharat: Zencefil, zerdeçal, kırmızı biber, tarçın, biber birçok ülkede sadece baharat olarak değil ilaç olarak da kullanılmaktadır.
Probiyotikler - Mikrobiyom
Probiyotikler ve mikrobiyom vücudumuzda yaşayan büyük mikroorganizma kolonisinden oluşur. Çoğunluğu bağırsaklarda, aynı zamanda cildimizde, ağzımızda ve vücudumuzun diğer bölgelerinde bulunur. Bu mikroorganizmalar, tüm hücrelerimizin sayısından çok daha fazladır. Bu mikroorganizmalarla ortak bir yaşam sürüyoruz ve onlardan önemli ölçüde yararlanıyoruz.
Bağırsaktaki ve ciltteki Mikrobiyomumuzu nasıl güçlendirebiliriz?
- Dezenfektanları ve temizlik maddelerini daha bilinçli kullanın.
- Sağlıklı beslenin ve çok fazla şeker, fast food, yağ, tuz tüketmekten kaçının.
- Lahana turşusu, kimchi, yoğurt, kefir ve kombucha gibi fermente yiyecekler yiyin.
- Bol miktarda meyve, sebze ve lif tüketin.
- Mümkün olduğunca doğal beslenin.
- Stresi yönetin.
- Düzenli ve yeterli egzersiz yapın.
- Egzoz gazları, ince toz gibi çevre kirliliğine karşı korunun.
- Kendinizi fazla güneş ışığından koruyun.
Bağırsaklar için faydalı olan bu besinler mutlaka tüketilmelidir:
- Somon, ton balığı, ringa balığı gibi yağlı soğuk su balıkları
- Ceviz ve badem
- Tohumlar
- Taze meyveler
- Turpgil sebzeler (lahana, brokoli, karnabahar)
- Koyu yapraklı sebzeler
- Tam tahıllı gıdalar
- Kırmızı biber
- Mantarlar
- Pancar kökü
- Zencefil ve zerdeçal
- Sarımsak
- Zeytin ve zeytinyağı
Canlı bakteri kültürlerine sahip olan bu probiyotik ürünler günde bir kez tüketilmelidir:
- Doğal ev yoğurdu
- Kefir
- Karışık turşu
- Lahana turşusu
Tam tahıllar, sebzeler, meyveler ve kuruyemişler gibi lif içeriği yüksek prebiyotik ürünleri de mutlaka tüketmelisiniz.
Bağırsak sağlığı için uzak durmanız gereken besinler:
- Kırmızı et
- Doymuş yağlar ve trans yağlar
- Beyaz ekmek ve beyaz un içeren diğer hazır ürünler
- Beyaz pirinç
- Rafine şeker
- Limonata gibi şekerli içecekler
- Alkol
- Yapay aroma arttırıcılar ve tatlandırıcı içeren hazır ürünler
- Antibiyotik ve hormon içeren yiyecekler
Lokmalarınızı düzgün ve iyi çiğneyin
Çoğu insan sadece birkaç kez çiğner ve sonra her şeyi yutar. Yavaş yemekle birlikte dikkatli çiğneme, kilo vermenin kolay bir yoludur. Her lokmayı ne sıklıkla çiğnediğinizi kendiniz gözlemleyin.
Yoğun çiğneme, ekmek veya havuç gibi daha sert yiyeceklerle en iyi şekilde uygulanır. Başlangıçta her bir lokmayı en az 20 kez çiğnemeyi ve ardından bunu daha da arttırmayı deneyin.
Doğru Çiğnemenin Faydaları
- Kilo vermeye yardımcı olur: İyi çiğnerseniz otomatik olarak daha az yersiniz. En erken 15 dakikadan önce vücut tokluk hissetmez.
- Sindirimi destekler: Tükürükteki enzimler yiyeceği tek tek parçalara ayırır ve böylece vücut tarafından daha kolay emilip sindirilebilir. Daha fazla çiğneme hareketi, yiyecekleri mekanik olarak önceden öğütür.
Duygusal açlık
Üzgünlük, kızgınlık, yalnızlık, stres veya heyecan duyguları genellikle yemekle hafifletilmeye çalışılır.
Belirli yiyecekleri tüketmenin daha iyi hissettirdiğini ve kısa süreli de olsa ağrıyı veya kötü hissi azaltabildiğini biliyoruz. Ancak yemek yiyerek duygu yükünden tamamen kurtulamayız.
Bu durumu düzeltmenin ilk adımı, duygusal nedenlerle yediğinizi fark etmektir. O zaman kişi kendine bu durumun nedenini sormalıdır. Belirli bir yiyeceğe her uzanışınızda kendinize şu soruyu sormalısınız: Gerçekten aç mıyım yoksa tamamen farklı bir nedenle mi yiyorum? Aç değilseniz yeme isteğinin nedenini bulmak her zaman kolay olmayabilir.
Can sıkıntısı, yalnızlık veya mutsuzluk yüzünden mi yiyorsunuz? Yeme alışkanlıklarınızın planı, beslenme davranışınızı daha kesin bir şekilde belirlemenize ve bunların arkasındaki nedenleri bulmanıza yardımcı olabilir.
Sık sık duygusal açlık yaşayan kişiler, rahatsız edici duygulardan kaçınmak ve bunlarla başa çıkmak için yiyeceklerle kendilerini sakinleştirseler de bu ödül geçicidir. Kaçınmak istediğiniz duygular hala orada dururlar. Ancak yemek yemenin duygusal tetikleyicilerini fark ettiğinizde daha sağlıklı yollar bularak ve duyguları doğru şekilde yöneterek duygusal yemeyi nasıl durduracağınızı da öğrenebilirsiniz.
Gelin burada aşırı yemeye neden olan en yaygın üç duyguyu yönetmeye yardımcı olacak bazı alternatifleri konuşalım.
Stres ve öfke
Stres, artan kalp atış hızı ve kan basıncı gibi öfke ile aynı tepkilere neden olabilir. Çok fazla stres ve / veya öfke nedeniyle yemek yiyorsanız aşağıdaki aktiviteler sizi sakinleştirebilir ve bu duygularla daha iyi başa çıkabilirsiniz.
- Kendinizi stresli durumdan kurtarın. Örneğin, bir arkadaşla veya aile üyesiyle tartıştıysanız bu tartışmaya ara verin ve düşünün. İnsanlara söylemek istediğiniz şeylerin bir listesini yapın ve hem siz hem de karşıdaki kişi sakin olduğu anda tekrar görüşün.
- Derin bir nefes alın. Derin nefes almak kan basıncını düşürür ve sakinlik hissi yaratır. Stresten kurtulmak istediğinizde bu basit nefes alma tekniklerini uygulayın.
- Egzersiz, iyi bilinen bir stres gidericidir ve öfke ile daha iyi başa çıkmak için de kullanılabilir. Dışarıda tempolu bir yürüyüşe çıkın veya egzersiz odasında biraz ağırlık kaldırın - bunların hepsi stres ve öfke ile baş etmenin yapıcı yollarıdır.
- Müzik dinleyin. Sakinleştirici şarkıları herkes bilir. Gerekirse dinlemek için özel bir CD veya çalma listesi oluşturun.
Üzüntü ve yalnızlık
Bu iki duygu genellikle birlikte ortaya çıkar. Yalnızlık üzüntüyle sonuçlanabilir ve üzgün insanlar çoğu zaman geri çekilir, yalnızlaşır. Özellikle kederliyken ya da yalnız başınıza çok zaman geçirirken yiyeceklerle kendinizi rahatlatmak ve sakinleştirmek kolaydır. Bu nedenle bu rahatsız edici duyguları olumlu eylemlerle değiştirmeye çalışmalısınız. Bir tatmin kaynağı olarak alternatif aktiviteler bulmayı öğrenin.
Egzersiz ruh halini düzeltir, endorfin salgılar (beyindeki iyi hissetme hormonları) ve uyuşturucudan daha fazla bağımlılık yapıcı olduğu gösterilmiştir. Her türlü egzersiz tercih edilebilir. Bisiklete binmek veya yürüyüş yapmak, lezzetli ama sağlıksız yiyeceklere karşı direnmeyi kolaylaştırır.
Evcil hayvan beslemek de üzüntünüzü azaltır. Hayvanların koşulsuz sevgisi vardır. Evcil Hayvanınız yoksa yerel hayvan barınağına gidebilirsiniz. Böylece yalnızlık hissiniz azalacaktır.
Sosyal ilişkilerinizi geliştirin. Arkadaşlarınızla ve aile üyelerinizle tekrar ilişki kurun. Bu iletişimi sosyal medyadan ziyade ya ziyaret ederek veya telefon ederek sağlayın.
Duygusal açlığı önlemeye dair ipuçları
-
Dikkatinizi sadece ne yediğinize odaklayın. Yemek yerken başka hiçbir şey yapmadığınızdan emin olun.
-
Yeni bir hobi edinin. Bunun için çok para harcamanıza gerek yok, örneğin resim çizmeye, örgü örmeye başlayabilir, bir kulübe üye olabilir veya bir spor etkinliği için eğitim alabilirsiniz. Yemek pişirmekten yeni bir dil öğrenmeye kadar denemek istediğiniz şeylerin bir listesini yapın. Sadece başlayın.
-
Okumaya başlayın. Artık yeterince okumuyorsanız pandemi günlerinde lütfen yeterince zamanınız olmadığından şikayet etmeyin, herkesin mutlaka zamanı vardır. Kitabınızı veya en sevdiğiniz dergiyi her zaman yanınıza alın ve okumaya zaman ayırın. Her akşam en az 15 dakika okuyun ve süreyi arttırın.
- Yalnızsanız bulmaca çözmek de iyi bir alternatiftir.
- Arkadaşlarınızla ve sevdiklerinizle buluşun veya onları arayın. Bazı kişiler dijital çağda gerçek etkileşimi ve arkadaşlıkları özlediği için kendini çok yalnız hissettiğini söylüyor. Ancak Facebook'tan yazmak veya kısa mesaj göndermek için zamanınız varsa neden arama yapamıyorsunuz? Mektuplar yazın, kişisel e-postalar hazırlayın, arayın ve hayatınızdaki önemli arkadaşlarınızla buluşun.
- Bu ipuçlarıyla kendinizi yemekten uzaklaştırmanın ve böylece duygusal yeme kısır döngüsünü kırmanın birçok yolu vardır. Bu yolla her zaman başarılı olamazsınız ancak hataları fark edip düzeltmeye çalışırsanız ve kötü alışkanlıkları dikkatle yazıp takip ederek sorunlar üzerinde çalışmaya devam ederseniz duygusal yeme probleminin üstesinden gelebileceksiniz. Çevrenizde bu kadar çok güzel şey varken odak noktanız yemek olmayacaktır.
Bu konuda daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız “Güzel, Mutlu ve Sağlıklı - Holistik Beslenmeyi Keşfet”, “Duygusal Beyin Bağırsak” ve “100 Yıl Yaşamak Mümkün” kitaplarımdan faydalanabilirsiniz.