Yaşlanmayı durdurmanın formülü

Dr. Hüseyin Nazlıkul yazdı...

Yaşlanma Olayı Sırasında Neler Olmaktadır

Yaşam beklentimiz bir yandan genetik olarak belirlenmişken, diğer yandan her bir hücrenin kısıtlı olan yaşam süresinden ve genetik şifremizde görülen sürekli değişikliklerden (mutasyonlar) etkilenir. İlerleyen yaşla birlikte bu mutasyonların sayısı artar. Her bir hücrenin bölünmesiyle ortaya çıkan bu “yanlışlıklar,” yeni doğan hücre yaşayamayacak derecede bozulup ölene kadar ileriye doğru aktarılır.

Bugün hücreler için en büyük tehlikenin “oksidatif stres”ten kaynaklandığı bilinmektedir. Bu da ilerleyen yaşla birlikte artar. Organizmamız oksijeni enerji üretmek için kullanır. Bu sırada zararlı olan yan ürünler ortaya çıkar. Bunların en tehlikelileri serbest radikaller olup, organizmanın genetik şifresinde hasara yol açabilecek zincirleme reaksiyonlara (mutasyonlar) neden olabilirler. Fiziki ve ruhsal stresler, hastalıklar, yarış sporları, mesleki ve özel stresler daha fazla oksijen gerektirirler. Bu nedenle serbest radikal oluşumu da artar. Sigara tüketimi, ozon veya yoğun güneş ışığı gibi etkiler de serbest radikal oluşumunu uyarırlar.

Ancak oksidatif stresi sınırlayabilecek olanaklarımız da vardır. Ayrıca bazı olumsuz etkenleri de önleyebiliriz (örneğin sigara, yoğun güneş ışığı). Geriye kalanları, radikal yakalayıcı da denilen antioksidanlarla savuşturabiliriz. Bu koruyucu maddelerden bazıları vücudumuzda üretilir. Bu maddelerin yapımı için kısmen mineraller ve çinko ve selenyum gibi oligo elementler gereklidir. Koruyucu sistemimiz ayrıca değişik vitaminler, aminoasitler ve diğer radikal yakalayıcılar gibi dış desteklere gereksinim duyar. Bu maddeleri yiyeceklerle alabiliriz.

GENETİĞİN-KALITIMIN ROLÜ VAR MIDIR

Kilolu olma konusunda kalıtımın rolü vardır ama güçlü değildir. Kalıtım insanlara kilo değil, az kalori harcayan hücreleri miras bırakır. Aslında yavaş metabolik hıza sahip olmanın, ölçülü ve dengeli yemek koşuluyla avantajları da vardır. Az yenirse daha az serbest radikal oluşur ve bunların hücrelerimize vereceği zararlar da önlenir. Ayrıca vücudumuzun motoru fazla çalışmadığı için yıpranma olayı daha az gerçekleşir.

Demek ki metabolizması yavaş olan kişiler daha geç yaşlanır. Yavaş olan metabolizmanıza rağmen eğer normal kilonuzu koruyabiliyorsanız, daha uzun ömürlü olursunuz. Bunun için posadan zengin ve kalorisi az besinleri tüketmek ve yeterli bedensel aktivite yapmak şarttır. Posadan zengin ve kalorisi az olan besinler ise meyve, sebze, baklagil ve tam tahıllı ürünlerdir.

Yağ, şeker, et ve diğer hayvansal ürünlerin (süt, peynir, yoğurt, yumurta) kalorisi çok, posa veya lif içeriği ise ya hiç yok ya da çok azdır. İşlenmiş tahıllar (beyaz un, beyaz pirinç), bu esnada zengin liflerini kaybederler. Bu nedenle rafine tahıl ve tahıl ürünlerini (beyaz ekmek, beyaz makarna, beyaz pirinç), tatlılar gibi algılamak gerekir.

Günlük almamız gereken gıdaları aşırıya kaçmadan ve yeterli miktarda tüketirsek, sağlıklı beslenmenin temel bir koşulunu daha yerine getirmiş oluruz. Bunun için beslenme ve diyet konusunda uzman olan bir doktora başvurmak gerekir. Aşırı yağlı, kolesterollü, tuzlu, şekerli yiyeceklerle kanser yapıcı maddeleri içeren gıdaları tüketmek sağlıksız beslenmenin göstergelerinden biridir. Sağlıklı yaşamın çok önemli bir öğesi olan sağlıklı beslenme için tüm gıda gruplarından ve her bir gruptaki çeşitli gıdalardan yeterince ve sağlığımıza zarar vermeyecek şekilde tüketmeliyiz.

Kişiler bazı besin maddelerini azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ihtiyacından daha az ya da gelişmiş ülkelerde olduğu gibi aşırı ölçüde tüketebilirler. Her iki durum da sağlıklı değildir.

Yetersiz ve dengesiz beslenmeyle ortaya çıkan sorunlar, yalnızca yetersiz ya da aşırı beslenmeden kaynaklanan tek bir hastalık çeşidi olmayabilir. Bazı durumlarda gıdaların bağırsaklardan emiliminin bozulması da besin maddelerinin vücuda faydalı olmasına engel olabilir.

Sağlıklı bir yetişkin için yeterli ve dengeli beslenme, doğru bir beslenme şeklidir. Ancak kişi egzersiz yapıyorsa veya sağlık problemi varsa ya da aldığı bir ilacın besinle etkileşimi varsa, yeterli ve dengeli beslenmesi onun doğru beslendiğini göstermez.

Doğru beslenme açısından bakıldığında, içinde bulunduğumuz özel durumlarla beslenmenizin bir bütünlük göstermesi gerekir. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenme kuralları çerçevesinde kendinize en uygun ve en doğru beslenme şeklini, kendi vücudunuzu tanıyarak ve bu konuda uzman olan kişilere danışarak oluşturabilirsiniz.

Nöralterapi ve Hüseyin Nazlıkul’un diğer tedavi yöntemlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Hüseyin Nazlıkul