Yemek sırasında su içmek neye yol açar

Dr. Hüseyin Nazlıkul yazdı...

Hazımsızlık çoğu zaman davranışsal bozukluklar sonucunda oluşur. Bu davranış bozuklukları şunlardır:

Çabuk yemek yeme: Sindirim işlemi ve özellikle unlu gıdaların sindirimi ağızda lokmanın çiğnenmesiyle başlar. İyi çiğnenmeyen bir besin sindirim organlarında çürümeye başlar. Çürüme ile birlikte oluşan aşırı gaz hazımsızlığın bir sonucudur. Tükettiğimiz en iyi besinler bile sindirebildiğimiz sürece yararlıdırlar.

Yemek sırasında su içmek: Yemek sırasında içilen sıvılar (içki, su, meyve suyu vb.) midenin hacmini genişletir ve midenin sindirim sıvılarını sulandırarak etkisini azaltır. Hem hacmin artışı hem de tam gerçekleşemeyen sindirimin sonucu yine hazımsızlıktır.

Soğuk su içmek: Diğer yandan sindirim işleminin gerçekleşebilmesi için belli bir ısıya gereksinim vardır. Yemek sırasında içilen sıvıların soğuk olması sindirimi yavaşlatır ki yavaşlayan fonksiyon zaten hazımsızlığın kendisidir.

İhtiyaç duyulandan daha fazla yemek: Miktar olarak fazla yemek kötü sindirimin başlıca nedenlerinden biridir. Midenin ve enzimlerin kişiye göre değişen ama yine de belli bir kapasitesi vardır. Bu kapasite zorlanarak artabilir ki bu istenmeyen bir durumdur. Midenin aşırı doygunluğunu kişi şişkinlik ve hazım zorluğu olarak hisseder.

Birbirine yakın öğünler: Mide ve bağırsaklar görevlerini yerine getirmek için belli bir zaman aralığına ihtiyaç duyar. Normal bir sindirim işlemi için 4-6 saat gerekir. Günlük yaşantımıza baktığımız zaman ana öğünler arası zaman bu dilime denk gelir. Bu aralıktan daha kısa sürelerde ve büyük miktarlarda yenilen yemek yine hazımsızlık oluşturur.

Ara öğünler: Günümüzde ara öğün konusunda kafa karıştıran birbirinden farklı popüler yaklaşımlar söz konusudur. Ana öğünler arasındaki küçük miktarda atıştırmalıklar anlamına gelen ara öğünler, güne erken başlamayan, ana öğün miktarını doğru ayarlayamayan ve egzersiz yapmayan kişilerde hem fazla kalori olarak karşımıza çıkar hem de rezervleri tüketir. Bu iki sonuç da hazımsızlığın önemli hazırlayıcılarındandır. Bu bakımdan ara öğünler hastalık sebepli özel durumlar dışında gerekli değildir.

Gece geç saatlerde yemek yeme: Uyku kalp hariç tüm organlarımızın dinlenme, kendini yenileme ve temizlenmesi için ihtiyacı olan zamandır. Çok miktarda yenilen akşam yemekleri ve daha kötüsü gece geç saatte yenilen yemekler, sindirim sistemi de uykuya geçeceği için sabaha kadar midede kalır ve sindirilemez. Bu durum hazımsızlığa yol açan önemli bir davranış hatasıdır. Sabah yorgunluğu, ağız kokusu ve kilo artışı ve hazımsızlık gece yemek yeme alışkanlığı olanları bekleyen sonuçlardır.

Sinirliyken yemek yeme alışkanlığı: Herhangi bir sebeple sinirli, kızgın, çok yorgun ya da mutsuzken yenilen yemekler bir duygu tatminidir. Genellikle bu ve benzeri duygu durumlarında yenilen yemeğin miktarını ayarlamak zor olur. Miktarı bir kenara bırakırsak negatif duygu durumu hakimken yemek yenildiği zamanlarda sinir sistemi, sindirim işlemine yardımcı olamaz ve sindirim süreci yine hazımsızlık ile sonuçlanır.

Bağırsaklarda mantar olması: Bağırsak florası bozuk olduğu zaman kontrolden çıkan bağırsak mantarı varlığında sindirim sistemi mukozası gerekli sindirim ve emilim işlevini yerine getiremez. Kişinin kendisini çok yorgun hissetmesi, şeker ve tatlıya karşı aşırı isteklilik, bağırsaklarda aşırı gaz oluşumu, kilo artışı, bazı durumlarda reflü ve hepsinin yanı sıra hazımsızlık, bağırsak mantarı varlığındaki ortak yakınmadır.

Uykusuzluk ve yorgunluk: Uyku bozukluğu bir süre sonra kronik yorgunluk olarak sonlanır. Aşırı yorgunluk hali sindirim sistemi kaslarının gerektiği kadar çalışamayacak olmasıdır. Gerek uykusuzluk ve gerekse yorgunluk önce sinir sonra sindirim rezervlerini azaltarak hazımsızlığın oluşmasını kolaylaştırır.

Ateşliyken yemek: Ateş bağışıklık sisteminin bir alarmıdır. Hastalık durumunda vücut tüm enerjisini olay yerine daha çok savunma elemanlarını göndermek için kullanır. Bu durumda zorla yenilen yemeğin hazmı zordur. Çünkü yüksek ateş sindirim salgılarını azaltır.

Her türlü kuvvetli baharat: Hardal, sirke, karabiber vb. sert baharatlar özellikle mide hassasiyeti de varsa sindirim salgılarını uyararak, sindirimin kimyasal bileşimini bozarak, sindirim bozukluklarına ve hazımsızlığa yol açar.

Kızartmalar: Yağın cinsi ne olursa olsun kızartmaların sindirilmesi genellikle ağırdır. Çünkü yüksek ısıda iken yağlar ayrışır ve bu ayrışma karaciğere zarar verir. Karaciğerin fonksiyonunun zorlanması ya da bozulması da hazımsızlığın nedenleri arasındadır.

Şeker tüketimi: Şeker hakkında yapılabilecek en kısa ve önemli açıklama şudur: “Vücut beyaz toksin olarak algılar”. Zararları da saymakla bitmez. Özellikle beyaz şeker tüketimi, sindirim sisteminin çalışmasını, pankreası, enzimleri, bağırsak florasını, yağ metabolizmasını, tüm organları ve daha çok sayıda fonksiyonu bozar.

HAZIMSIZLIĞIN TEDAVİSİ İÇİN NELER YAPILMALI

Tüm hastalıkların tedavisi ancak sebebin bulunması ile mümkündür. Hazımsızlık için de durum aynıdır.

  • Enzim eksikliği varsa enzim preparatları kullanılmalı ve pankreas dinlendirilmeli
  • Karaciğer ve safra yolları ile ilgili bir durum varsa bu durum düzenlenmeli
  • Mineral ya da vitamin eksikliği varsa yerine konulmalı
  • Bağırsak flora bozukluğu varsa mutlaka flora tedavi edilmeli
  • Sağlıklı beslenme yaşam şekli olmalı
  • Her zaman nöralterapi ile sindirim sistemi regülasyonu sağlanmalı

Bu konuda ve benzer konularda daha fazla bilgi edinmek için “Güzel, Mutlu ve Sağlıklı’’ kitabımdan faydalanabilirsiniz.

Hüseyin Nazlıkul

Odatv.com