Kitapları

100 Yıl Yaşamak Mümkün

“Ayna ayna söyle bana, kaç yaşında görünüyorum?”

Aynanın cevabını duyamadan uykusundan uyandı, gözleri açık yatağında bir süre kaldı.

Sonra aniden dün geceden beri okumakta olduğu Nazlıkul’un kitabını koltuğunun altına sıkıştırarak gerçekten aynanın karşısına geçti.

Yüzündeki çizgilere, kollarındaki sarkmalara, karnında biriken yağ kütlesine baktı ve gevşemiş tenine dokundu. Yüzüne gömülmüş gibi duran gözleriyle karşılaştı. Duvardaki gençlik resmiyle aynaya yansıyan halini kıyaslarken, kitabı daha da sıktığının farkında değildi...

Buzdolabı kitapta önerilmeyen yiyecek ve içeceklerle tıka basa doluydu. Nasıl giderek kilo aldığını, bedeninin nasıl hantallaştığını, düşüncelerini toparlamakta ne kadar zorlandığını şaşkınlıkla fark etti.
En kötüsü de tüm bunları değiştirecek motivasyona sahip değildi. Neyi, neden, nasıl yapacağını ve nereden başlayacağını bilemiyordu.

Gençliği ellerinin arasından kayıp giderken bir rehbere ihtiyaç duyuyordu, bir öğreticiye, bir umut verene...

Ve sanki Nazlıkul onu izliyordu…

100 yıl yaşamak mümkün ile Hüseyin Nazlıkul bu arayışımıza cevap vererek yine bize yol gösteriyor... Yine neyi, neden, nasıl yapacağımızı ve nereden başlayacağımızı öğretiyor...

Yaşlanma nedenlerini, sporun önemini, beslenme tercihlerini, kaliteli uykunun sağlığımızdaki yerini, toksik maddelerden arınma yollarını anlatıyor. Hayatlarımıza dokunurken hastalarıyla olan paylaşımlarıyla bizi de olayın içine katıyor, izleyici olmaktan çıkıp hayatın içinde aktif rol almamızı istiyor, dümene geçmemiz için bizi yüreklendiriyor.

En önemlisi, kendimizle kurduğumuz ilişkide, bir aynayla dertleşmek yerine, direkt kendi içimize bakabilme gücünü bize iade ediyor.

Hüseyin Nazlıkul yaşam biçimlerimizi yeniden düzenlememizde yardımcı olmak için nazik ellerini her zamanki gibi sevgiyle ve cesaretle uzatıyor...

Satın almak için tıklayın

Unuttuğum Bedenim

Tıbbın asıl hedefi hastaları iyileştirmek ve koruyucu hekimlik yaparak tam bir şifa sağlamak olmalıdır. Son dönemlerde çeşitli gazete veya dergileri elimize aldığımızda pek çok rahatsızlığa karşı mucize önerilerde bulunulurken, beslenme konusunda da sağlık adına pek çok yanlışlar yapılıyor. Bir gün yanlış denilen şeyler hakkında birkaç gün sonra olağan üstü etkili diye tanımlamalara rastlıyoruz.

Bu durum modern tıp ve tamamlayıcı tıp ile gerçekten ilgilenenleri rahatsız eden bir konudur. Çünkü bunlar çoğu kez bilimsel alt yapıdan yoksundur. Tedavide başarılı olmanın ana koşulu tanının doğru konulmasıdır. Söz konusu olan diyagnostik yaklaşım kişiye özel olmalı ve kişide meydana gelen değişikliklerin zamansal ilişkisi ile fonksiyonel yapı göz önünde bulundurulmalıdır.

Beslenme konusu insan sağlığı için son derece önemlidir, ancak hastalıkların ortaya çıkış nedenleri ve oluşum mekanizmaları konusunda hiçbir alt yapısı olmayan kişilerin, sağlık süvarileri olarak öne çıkıp, sanki hastalıklar tek bir faktöre indirgenebilirmiş gibi çarşaf çarşaf gazete sayfalarında çeşitli önerilerde bulunmaları ve insanları yönlendirmeleri bilim adına kabul edilebilecek bir şey değildir. "Otuz yaşına kadar bedeninize kiracı olarak davranabilirsiniz! Oysa otuz yaşından sonra artık o bedenin sahibisiniz; en azından eviniz için gösterdiğiniz özveri ve özeni bedeniniz için de gösterin..."

Unuttuğum Bedenim'de özellikle temel sağlık için gerekli olan temel konuların yanı sıra, pek çok kronik hastalığın ortaya çıkmasında yanlış beslenmenin rolünü ortaya koymaya ve bilimsel dayanaklar çerçevesinde nasıl beslenilmesi gerektiğine ışık tutmaya çalıştım. Ümit ediyorum ki bu eser, bedeninizde henüz hasar oluşmadan veya fonksiyon bozuklukları kalıcı hasar bırakmadan yaşamınıza girer ve size yardımcı olur.

Satın almak için tıklayın

Güzel, Mutlu ve Sağlık Holistik Beslenme

Bu kitabı okuduktan sonra beslenme konusunda yaptığınız yanlışlardan vazgeçip, daha güzel, daha mutlu ve daha sağlıklı beslenmeyi keşfedeceksiniz.Hiçbirimizin parmak izleri bile birbirine benzemezken, sanayi tıbbının sonucu olarak, hepimize dayatılan aynı formül çözümlerle, aynı beslenmelerle şifaya kavuşmamızı bekleyen zihniyete karşılık Hüseyin Nazlıkul bize yıllar önce unuttuğumuz bir kavramı yeniden hatırlatıyor: Ne kadar eşsiz ve özel olduğumuzu...Yüzyıllar öncesinde Hipokrat “Hastalık yoktur, hasta vardır” dediğinde 21. yüzyıla gönderme yaptığını elbette biliyordu.

Hüseyin Nazlıkul ile Tijen Acarkan vücudumuzu fizik bedenin ötesinde, enerjisel, mental, sezgisel ve ruhsal boyutuyla bir bütün olarak ele alıyor; latent asidoz, disbiyoz, genç ve zinde kalmak, kaliteli yaşam, stres ile mücadele, sağlıklı cinsel yaşam için beslenme önerileri, antioksidanlar ile yaşlanma karşıtı yaklaşımlar, kinesiyolojiye göre beslenme, regülasyon tıbbı, besin duyarlılığı gibi daha önce değinilmemiş konulara açıklık getirerek önümüze yeni bir yaşam biçimi sunuyor.

Fizik bedeni çevreleyen enerji beden vücut hakkında bizim bildiğimizden çok daha fazla bilgiye sahip olup yaşadığımız olayların, aldığımız her besinin bilgisi eklemler ve kaslarda kayıt altında tutulmaktadır. Vücudumuza aldığımız bize yaramayan bir besin, enerji bedende tıkanıklık yaratarak eklem ağrıları ve gerginliklere yol açacaktır. Oysa ReviQuant ve basit kinesiyolojik kas testleri ile kendi şifa yolumuzu bulabiliriz.

Bağırsaklarımızda var olan, flora dediğimiz yaşayan mikroorganizmalar topluluğu bizim için yaşamsal öneme sahip olup dışarıdan almamız gereken probiyotik ve prebiyotik ajanlar yardımı, doğru beslenme ve yerinde ilaç kullanma ile korunması gereken bir alandır. Yaşamın dengesi bağırsak florasının dengesiyle olacaktır...

“Kendimizle ve diğerleriyle kuracağımız ilişkiler ancak sevginin varlığında sağlıklı bir zeminde yeşerebilecektir” diyen Hüseyin Nazlıkul, Tijen Acarkan ile birlikte katkı maddeli elmayı yedikten sonra yüzyıllık uykuya dalan prensesi uyandırmak için, Güzel, Mutlu ve Sağlıklı - Holistik Beslenmeyi Keşfet adlı kitabını hepimize sevgiyle gönderiyor...

Satın almak için tıklayın

Duygusal Beyin - Bağırsak

Bu kitap daha mutlu, daha genç, daha dinamik ve daha sağlıklı bir hayat isteyenlere.

1978 yılının sonbaharında Hüseyin Nazlıkul, bir konferans sırasında, liseli olmanın verdiği heyecanla ünlü bilimadamı Erich Fromm'a "sahip olmak ya da olmak" üzerine soru sorduğunda yaşamında yeni bir olma haline başlayacağını henüz bilmiyordu.

Fromm bu genç adamı kendi Erich Fromm Bursu'na davet ederken Nazlıkul'un gelecek yıllarını adeta görmüş ve sezgilerini şöyle dile getirmişti: "İleride kendini yalnız hissettiğinde gökyüzüne bak. Göreceksin ki ışık saçan yıldızlar tek tektir. Oysa karanlık örgütlüdür, bütündür, her yeri kaplar. Işığını yayarken umutsuzluğa düşme ama bu gerçeği de unutma."

Bu tanışmayla başlayan dostluk yıllarca sürecek, Nazlıkul dünya çapında aldığı ödüller ve madalyalarla hocasının kehanetini ispatlayacak, kendi ülkesinde de "nöralterapi" ve "tamamlayıcı tıp" alanında gerçek bir yıldız olmaya kadar gidecekti.

Nazlıkul, evrensel bir dille "nöralterapi", "anti-aging", "detoks", "tamamlayıcı tıp-akupunktur", "beden sağlığı" ve "sağlıklı yaşama dair" yazmış olduğu kitaplarının ardından bugün bize, "bağırsak sistemi ile beyin" arasındaki inanılmaz bağlantıları sade bir şekilde aktarırken, bu sistemlerdeki sorunlar nedeniyle açığa çıkan hastalıklar ve korunma yolları konusunda günlük hayata dair verdiği rehberlikle ışığını yaymaya devam ediyor:

"Aynı embriyolojik kümeden köken aldığı bilinen beyin ve bağırsak arasındaki ilişki, Siyam ikizleri arasındakine benzer şekilde olup, bizim sandığımızdan çok daha güçlüdür...

Beyin, akciğer, kalp arasında orkestra şefi gibi davranan vagus, asıl etkisini bağırsaklar üzerinde gösterir.

Bütün duygusal yaşantılarımızın kendisini ifade ettiği alan olarak bağırsaklarımızda oluşan sorunların sonucunda emilim ve sindirim bozukluğu başlar ki, bu da bütün vücut ile birlikte özellikle beyin için toksik etki altında kalmak demektir."

Sonuçlarını bağışıklık sisteminin çökmesine, depresyona, alerjilere, romatizmal hastalıklara, migrene, vitamin eksikliklerine kadar çok geniş bir yelpazede gösteren bu durumdan çıkabilmek için, Nazlıkul bize çoklu hastalıkları anlatmakta ve nasıl başa çıkacağımız konusunda rehberlik etmektedir.

Satın almak için tıklayın

Nöralterapi: Başka Bir Tedavi Mümkün

Gerçek nöralterapiyle şifa herkesin hakkıdır...

Nöralterapinin doğrularını ve doğru uygulamalarını anlatan ilk ve tek kitap...

Bu kitapta nöralterapinin ne olduğu ile yetinmeyeceğiz; hastalığın ne olduğunu, nasıl oluştuğunu, hastalığın oluşmasında nelerin rol oynadığını, ortaya çıkan semptomların neler olduğunu ve nasıl anlaşıldıklarını, nöralterapinin şikâyetleri sadece bastırmadığını ve gerçek manada tedavinin mümkün olduğunu göreceksiniz. Çünkü vücudumuz olağanüstü kompleks sistemlerin birbiri üstünde iyi biçimde organize olması ve belirli kurallar ve döngüler halinde çalışması ile var olmuştur; dolaşım sistemi, metabolizma, sindirim sistemi, hormonal düzenleme, ısı düzenlemesi ve bağışıklık sistemi gibi...

Nöralterapi yaklaşımında bedene organların tek tek toplamından oluşan bir organizma olarak bakılmaz. Çünkü bütünlük ve regülasyon yaklaşımında organların tek tek sorunsuz çalışmalarının yanı sıra birbiriyle olan ilişkileri, bedenin enerjisi, kişinin psikolojik ve toplumsal durumu da önemlidir. Bu yüzden bu yaklaşımın temelinde ana ekseni oluşturan bağ dokusunun ve vücudun bütün fonksiyonlarını düzenleyen otonom sinir sisteminin işlevselliği bütünlük içinde değerlendirilip tanı konur ve tedavi gerçekleşir.

Satın almak için tıklayın

Neden Yanlış Yaşıyoruz

Neden Yanlış Yaşıyoruz özellikle temel sağlık açısından sindirim sistemi hakkında bilmemiz gerekenler, kalp rahatsızlıklarından korunma önerileri, genç ve zinde kalmak için beslenme ve nöralterapinin anti-agingde yeri ve önemi, yüksek ve düşük tansiyonda beslenme ve korunma yöntemlerine dair kapsamlı bilgiler içermektedir. Günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olan su ve tuzun öneminin ayrıntılı olarak ele alındığı, son yıllarda sanki toplum olarak depresyondaymışız gibi anti depresan tüketiminin had safhaya çıktığı, oysa yan etkileri sıfıra yakın olan bach çiçekleri hakkında önemli değerlendirmeler de verilmiştir. XXI. yüzyılın en büyük kâbusu kanser hastalığını tarihsel açıdan ele aldıktan sonra nasıl korunulacağı tartışılmaktadır. Kanser tanısı yaşamın sonu değil. Ben kanser tanısının beden için bir sarı kart olduğunu düşünüyorum. Bu uyarı çerçevesinde biçilen ömürlerin çok da gerçeği yansıtmadığını gözlemliyorum.

Organizma yaşam boyunca sürekli yenilenmektedir. Hücreler bölünür, olgunlaşır, belli bir yaşam süresi sonunda ölürler. Bu şekilde ergin bir insanda her gün yaklaşık 350 milyar hücre yeniden oluşmakta, bütünsel biçim, düzen ve işlev daima korunmaktadır.

Bu kitap en ciddi hastalık olarak bilinen kanser tanısında bile yalnız olmadığınız, hastalığı kabul ettiğiniz an yaşamınızı kendi elinize alabilme olanaklarını sunan veya farkındalığını yaratan rehber niteliğinde bir kaynaktır.

Satın almak için tıklayın

Uykunun Sihirli Gücü

Uyku hijyeni ve uykusuzlar için doğal terapi yöntemleri

Elektromanyetik alanlardan korunma yolları

Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul “uyku” ve “elektrosmog” hakkında bize çok önemli uyarılarda bulunuyor. “Uyku sorunu yaşayan mutsuz çoğunluk koyunları saymanın, ılık süt içmenin veya yatakta doğru pozisyonu bulmanın işe yaramadığını bilir” diyen Nazlıkul, bir yandan uykusuzların hangi tehlikelere açık olduğunu anlatıyor, bir yandan da uyku bozukluğunu alt etmenin doğal reçetelerini veriyor.

“Uykusuzluk”, stres ve depresyonun kol kola dolaştığı bu teknoloji çağında ne yazık ki tek tehlike değil. Prof. Dr. Nazlıkul, cep telefonları, yüksek gerilim hatları ve baz istasyonları tarafından yayılan gözle görünmeyen elektromanyetik “sis” yani elektrosmog tarafından nasıl kuşatıldığımıza da dikkat çekiyor.

Aslında Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul’un “Uykunun Sihirli Gücü ve Tehlikeli Ninni Elektrosmog” kitabını yazmaktaki amacı, manyetik alanların kanser yapıcı etkileri olduğunu bilen uykusuz ve mutsuz insanları, uyku hijyeni ve elektrosmog konusunda bilinçlendirerek hafifçe sarsmak.

Hem mışıl mışıl uyuyarak uykunun sihirli güçlerinden faydalanabilelim hem de farkında olmadan dinlediğimiz tehlikeli ninniye karşı uyanık olalım diye!


Detoksu Keşfet

Bedenimiz yaşadığımız doğal ortamla öylesine büyük bir uyum içindedir ki, onu maruz bıraktığımız bütün olumsuzlukların üstesinden gelebilir.

Beden zararlı toksinleri, yani zararlı maddeleri karaciğer, böbrekler, bağırsaklar, akciğer, ter ve lenfler yoluyla atarak kendini temizler. Başka bir deyişle, kendini arındırır.

İnsanlar topraktan, sudan, soludukları havadan, yani atmosferden ve aldıkları gıdalardan dolayı binlerce kimyasal toksik ve zehirleyici maddenin etkisi altında kalmaktadırlar.

Bu zehirleyici maddeler insan organizmasında, beden direnç sisteminin azalması veya yok olması, hormonal dengesizlik veya fonksiyon bozuklukları, sinir sistemi bozuklukları veya direnç kaybı, fizyolojik dengesizlikler ve hatta geriye dönüşü olmayan hastalıklar gibi çok çeşitl belirtilerle kendilerini gösterir.

Satın almak için tıklayın

Yarım Doktor Candan Eder

Tıbbın asıl hedefi hastaları iyileştirmek ve koruyucu hekimlik yaparak tam bir şifa sağlamak olmalıdır. Son dönemlerde çeşitli gazete veya dergileri elimize aldığımızda pek çok rahatsızlığa karşı mucize önerilerde bulunulurken, beslenme konusunda da sağlık adına pek çok yanlışlar yapılıyor.

Bir gün yanlış denilen şeyler hakkında birkaç gün sonra olağan üstü etkili diye tanımlamalara rastlıyoruz. Bu durum modern tıp ve tamamlayıcı tıp ile gerçekten ilgilenenleri rahatsız eden bir konudur. Çünkü bunlar çoğu kez bilimsel alt yapıdan yoksundur. Tedavide başarılı olmanın ana koşulu tanının doğru konulmasıdır. Söz konusu olan diyagnostik yaklaşım kişiye özel olmalı ve kişide meydana gelen değişikliklerin zamansal ilişkisi ile fonksiyonel yapı göz önünde bulundurulmalıdır.

Beslenme konusu insan sağlığı için son derece önemlidir, ancak hastalıkların ortaya çıkış nedenleri ve oluşum mekanizmaları konusunda hiçbir alt yapısı olmayan kişilerin, sağlık süvarileri olarak öne çıkıp, sanki hastalıklar tek bir faktöre indirgenebilirmiş gibi çarşaf çarşaf gazete sayfalarında çeşitli önerilerde bulunmaları ve insanları yönlendirmeleri bilim adına kabul edilebilecek bir şey değildir.

"Otuz yaşına kadar bedeninize kiracı olarak davranabilirsiniz! Oysa otuz yaşından sonra artık o bedenin sahibisiniz; en azından eviniz için gösterdiğiniz özveri ve özeni bedeniniz için de gösterin..." Unuttuğum Bedenim'de özellikle temel sağlık için gerekli olan temel konuların yanı sıra, pek çok kronik hastalığın ortaya çıkmasında yanlış beslenmenin rolünü ortaya koymaya ve bilimsel dayanaklar çerçevesinde nasıl beslenilmesi gerektiğine ışık tutmaya çalıştım.

Ümit ediyorum ki bu eser, bedeninizde henüz hasar oluşmadan veya fonksiyon bozuklukları kalıcı hasar bırakmadan yaşamınıza girer ve size yardımcı olur.

Satın almak için tıklayın

Hayatı Keşfet

Bu kitabın amacı, hangi yaşta olursanız olun, bugünden başlayarak yaşadığınız dönemin güzelliklerini keşfetmenize kılavuzluk etmektir. Bu, gönüllülük ve irade inşa edilebilecek bir süreçtir ve bizi yıllar boyunca hastane kapılarından, hasta yataklarından uzak tutacaktır.

Keşfetmeyi arzulamak, kaliteli bir hayatın habercisidir. Ve sağlık bakımından kaliteli bir hayat, teknolojinin size sunduğu yüzlerce, binlerce buluştan daha yararlıdır.

"Hayatı Keşfet"mek demek; doğru, yeterli ve sağlıklı beslenmeyi keşfetmek anlamına geliyor.
"Hayatı Keşfet"mek demek; sağlıklı bir yaşam için egzersizi, sporu keşfetmek anlamına geliyor.
"Hayatı Keşfet"mek demek; doğanın bize sunduğu yüzlerce bitkiden, besinden yeterince, gerektiğince yararlanmak anlamına geliyor.

"Hayatı Keşfet"mek demek; bedenimizde herhangi bir araz çıkmadan, olası rahatsızlıklara karşı önlememizi almamız anlamına geliyor.

"Hayatı Keşfet"mek demek; günlük hayatta, iş hayatında, aile hayatında olası engelleri aşmak için enerji depolamak, zinde bir hayat sürmek anlamına geliyor.
 


Gerçek Detoksu Keşfet

Her noktası birbiriyle ilişkili, organize bir bütünlüğüz. Öyle mükemmel bir sistemiz ki aslında, sadece kendi sistemimizin, kendi bütünlüğümüzün gücüyle çevresel değişikliklere uyum sağlayabiliyoruz. Sağlıklı bir yaşam sürmemiz de bu uyum yeteneğimize bağlı. Duruma göre tansiyonumuz yükselip alçalıyor, nabzımız hızlanıp yavaşlıyor, nefes alma ritmimiz değişiyor... uyum için her an binlerce değişiklik oluyor bedenimizde.

Ama geçen yüzyılın ilk yarısını devirdiğimizden bu yana teknolojik gelişmenin hızı öylesine arttı ki, neredeyse tümüyle zehirlerle çevrili yaşıyoruz. Her türden canlılığı tehdit eden kirlilik, bedenimizin savunma sistemlerinin normal gücüyle alt edebileceği boyutları kat kat aşmış durumda...

Son yıllarda "detoks" sözcüğünün neredeyse günlük dile girmiş olması da bu yüzden olsa gerek. Gazetelerde, dergilerde "detoks diyeti" listelerinden geçilmiyor. Peki detoks nedir, sadece birkaç gün sebze suyu içerek toksinlerimizden arınmamız mümkün müdür? Dr. Hüseyin Nazlıkul Hayatı Keşfet kitabından sonra bu yeni kitabında gerçek detoksu anlatıyor.


Akupunktur Tamamlayıcı Tıp

Akupunkturun tedavi edici mekanizmalarının açıklaması, birçok komplike biyokimyasal ve elektriksel olayın sahne aldığı insan organizmasına ve onun anatomik, histolojik ve fizyolojik yapı taşlarına, dayanmaktadır. Sadece bu nedenle bile akupunktur, tıbbın alternatifi değil onun içinde yer alan, saygın ve çok önemli bir tedavi şeklidir. Op.Dr.M.Fuat Abut

Tamamlayıcı tıp insanı bütünlük içinde değerlendiren bilim dalıdır. Yaşamı başarılı kılan, bütünlüktür. Prof.Dr.med.Hergert

"Olaylar Teoriye değil, Teori olaylara uymalıdır." Dr.med.E.Hakan Eraltan


Nöralterapi


Manuel Tıp ve Regülasyon


Genişletilmiş Kulak Akunpunkturu Tanı ve Tedavi